Yeni Ekonomi Programı “Sağlıksız”
Siyasi iktidar üç yılı kapsayan yeni bir ekonomi programı daha açıklamıştır. Tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşayan ülkemizin gerçeklerini yansıtmaktan uzak Yeni Ekonomi Programı, “sağlık” konusunda da sınıfta kalmıştır. Covid-19 pandemisi, sağlığın ve sağlık hizmetlerinin önemini çok acı bir şekilde ortaya koymuş ancak siyasi iktidar, yaşananlardan hiçbir ders almamıştır. Sağlık hizmetlerini önceleyen, sorunlarına çözüm üreten “ulusal” sağlık politikalarına ilişkin hiçbir hedef ve proje Yeni Ekonomi Programında yer almamıştır.
Yeni Ekonomi Programında “Alınan önlemlerin etkin bir şekilde uygulanmasının yanı sıra ülkemizin güçlü bir sağlık sistemine sahip olması ve başta şehir hastaneleri olmak üzere sağlık sektörüne yönelik son 15 yılda yapılan yatırımlar salgın ile mücadelede Türkiye’nin başarılı sonuçlara ulaşmasında önemli bir rol oynamıştır.” ifadelerine yer verilmiştir. Türkiye’nin salgınla mücadelede başarısının kaynağı sağlığın ticarileşmesinin en büyük örneği olan şehir hastaneleri değil, ayakta kalma mücadelesi veren kamusal sağlık hizmeti ve özveri ile çalışan sağlık emekçileridir. Hatta ifade edilenin aksine şehir hastaneleri, vatandaşlar için alternatifsiz “tek” hastane konumuna getirilmek istendiği için, çoğu kez sorunu daha da ağırlaştıran bir unsur olarak öne çıkmıştır.
Yeni Ekonomi Programında “Covid-19 salgını sonrası dönemde birçok ülkede açığa çıkan sağlık sektöründeki zafiyetleri fırsata çevirmek amacıyla ülkemizdeki sağlık turizmi potansiyeline yönelik projeler hayata geçirilecek ve bu kapsamda özellikle ileri yaş turizmi ile termal turizme yönelik tanıtım stratejileri geliştirileceği” ifade edilmektedir. Siyasi iktidarın, adeta sinekten yağ çıkarma derdine düşerek daha kendi ülkesinde salgını kontrol altına almadan başka ülkelerden “hasta ithal etme” yaklaşımı, kendi vatandaşının sağlığını hiçe sayan bir yaklaşımdır. Siyasi iktidar, sağlık turizminden önce kendi vatandaşlarının sağlığını gözetmelidir. Vatandaşların, ihtiyacı olanın nitelikli sağlık hizmetine, eşit ve ücretsiz ulaşabilmesi gerekir. Açık ve nettir ki, ülkemizin sağlık alanında önceliğinin sağlık turizmi değil, koruyucu sağlık hizmetleri olması gerekmektedir.
Programın eylem ve projeler bölümünün “sağlık” başlığı altında sıralananlar, siyasi iktidarın nitelikli bir sağlık hizmeti sunma planlarının olmadığını ortaya koymaktadır. 5 başlık halinde sıralanan eylem ve projeler, “dönüşümsel tıp”, “tamamlayıcı tıp”, “teletıp” gibi ifadelerle donatılmıştır ancak içeriği boş ve göz boyamaya yöneliktir.
“Kanser, kronik ve nadir hastalıkların erken tanı ve tedavisi ile önlenmesinde etkin, özgün ve katma değeri olan ürünlerin geliştirilmesi için kişisel ve dönüşümsel tıp alanında uygulamalı projeler hayata geçirileceğinin” ifade edildiği Yeni Ekonomi Programında “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının kanıta dayalı bir şekilde sağlık sistemine entegrasyonu sağlanacak, klinik araştırma kapasitesi artırılarak inovasyon ve Ar-Ge altyapısı güçlendirilecektir.” denilmektedir. Bilimsel gerçekliği kanıtlanmamış, toplum sağlığı için tehdit oluşturabilecek uygulamaların sağlık hizmeti olmayan hizmetlerin sağlık hizmeti olarak sisteme konulmuş olması kabul edilebilir bir durum değildir.
Yine Yeni Ekonomi Programında “Ülkemizdeki yaşlı bireylerin tıbbi bakım ihtiyacının tespit edilmesi ve yaşlılıkta tanı, tedavi ve izleme hizmetlerinin uygun ve etkin işlemesinin sağlanması amacıyla Türkiye Yaşlılık ve Sağlık Araştırması yapılacak ve Yaşlı İzlem Projesi hayata geçirilecektir.” denilmektedir. Bu çalışma kamusal bir hizmetin güçlendirilmesi niteliğini taşımamaktadır. Sağlık hizmetlerinin kamusal bir hak olmaktan çıkarılmakta olduğu böylesi bir süreçte, bireysel emeklilik ve özel sağlık sigortalarının önünün bu alanda tam olarak açılması hedeflenmektedir. Yaş alan nüfusun tüm yaşam alanları bir kez daha ticarileştirilecektir.
Yeni Ekonomi Programında, “akılcı ilaç kullanımı konusunda farkındalık ve izleme-değerlendirme faaliyetleri yürütülerek ilaç kullanımının optimize edilmesi ve ilaç maliyetlerinin azaltılması konusunda projeler uygulamaya konulacağı” belirtilmektedir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin değil, tedavi unsurunun ön planda tutulduğu sağlık sistemi modelinde çok daha fazla ilaç tüketimi kaçınılmaz olmaktadır. İlaç kullanımının optimize edilmesinin yolu koruyucu sağlık hizmetlerinden, ilaç maliyetlerinin azaltılmasının yolu ise ilaçta dışa bağımlılığın azaltılması ve yerli ilaç üretiminden geçmektedir. Bunlar içinde söylemden öte ulusal politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu ise ancak ilaç ve tıbbi malzeme tekelleri ile kararlı bir mücadelenin yürütülmesi ile mümkündür. Yeni Ekonomik Programda, yerli aşı ve ilaç üretimine yönelik hiçbir ifade yer almamaktadır.
Sağlık sisteminin ve sağlık çalışanlarının sorunlarına yönelik hiçbir gerçekçi, somut eylem ve projenin ortaya konulmadığı Yeni Ekonomi Programında “Sağlık hizmetlerinin dijitalleşmesi ve uzaktan sağlık hizmeti sunulabilmesine imkan sağlayacak teletıp uygulamalarının hayata geçirileceği” ifade edilmektedir. Teletıp uygulamalarının, geleneksel sağlık hizmeti sunumunun eksik kaldığı, uzaklığın sorun olduğu bölgelerde sağlık hizmetine erişebilmek için çözüm olacağı düşünülmektedir. Tam da bu bölgelerin teknolojiye ulaşmakta sorunların yaşandığı, internet ve telefon alt yapılarının yetersiz kaldığı, sağlı okur yazarlığının olmadığı bölgeler olması büyük handikapları beraberinde getirmektedir. Ayrıca sağlık sisteminde “bilgi güvenliği” büyük önem taşıdığından, teletıp uygulamaları kullanıcılar tarafından güvenli bulunmamaktadır. Üzerinde iyi çalışılması, projelendirilmesi ve yasal altyapısının iyi hazırlanması gerekmektedir. Teletıp uygulamasına direkt geçilmesi hem sağlık hizmetini alan hem hizmeti sunanlar açısından büyük riskleri beraberinde getirecektir.
18 yılda sağlığın piyasalaştırıldığı, hastanın müşteriye dönüştürüldüğü, sorunların katlanarak büyüdüğü sağlık sisteminin sorunlarına çözüm üretmekten uzak Yeni Ekonomi Programında “ulusal, kamucu ve halkçı” sağlık politikalarına ilişkin tek cümle yer almamaktadır.
Genel Sağlık-İş olarak siyasi iktidarı, bilimsel, akılcı ve bütüncül bir bakış açısıyla hazırlanacak sağlık politikaları üretmeye davet ediyoruz.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı