Varlık Fonu ile Ülkemizin ve Milletimizin Geleceği İpotek Altına Alınmıştır
Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul, Türksat’ın sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, THY'nin yüzde 49.12, Halkbank'ın yüzde 51.11, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin yüzde 6,68’sı oranındaki Hazine'ye ait hisseleri ile Eti Maden ve Çaykur Türkiye Varlık Fonu'na devredilmiştir. Ayrıca Varlık Fonu’na milyonlarca lira değerinde turistik bölgelerde bulunan Hazine arazisi de aktarılmıştır.
Türkiye Varlık Fonu, dünyadaki “varlık fonu” uygulamaları ile hiçbir şekilde benzeşmemektedir. Başka ülkeler varlık fonlarını sahip oldukları doğal zenginliklerden elde edilen gelir fazlasını değerlendirmek için kurmaktadır. Türkiye'nin böyle bir fon kurmak için gerekli gelir fazlasının bulunmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Hal böyleyken OHAL sürecinde ve referandum öncesinde alınan bu kararla, ne amaçlanmaktadır?
Osmanlının Duyun-u Umumiye borçları ödenerek Cumhuriyetin birikimleriyle elde edilen kamu kuruluşlarının hisse ve varlıklarının Varlık Fonu’na devri, TBMM’nin onayından geçmemiştir. Her fırsatta “milli irade”yi dilinden düşürmeyen iktidarın, ülkenin ve milletin geleceği ile ilgili böylesine hayati bir kararı Meclis’ten çıkarmamış olması kabul edilemez. Üstelik Varlık Fonu, Sayıştay denetimine de tabi değildir. TBMM’nin denetimde tamamen devre dışı bırakılmış olması ile bir kez daha “milli irade” hiçe sayılmıştır. Varlık Fonu ile ilgili gerçek planlar konusunda ciddi kaygılarımız bulunmaktadır.
Şimdi soruyoruz: Halktan kaçırılan, gizlenen nedir?
Bütçe gelirlerinin önemli bir bölümü bu Varlık Fonuna aktarılacaktır. Bütçe gelirlerinden Varlık Fonuna pay verilmesi, bütçe gelirlerinin azalmasına yol açacağı gibi Varlık Fonu ve kuracağı alt şirketler, hemen her tür vergiden de muaf olacaktır. Sonuçta Hazine ciddi boyutta gelir kaybına uğrayacaktır. Halkın vergi ve harçlarla ödediği hazine gelirleri, Varlık Fonu ile kimin cebine girecektir? Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyeliklerine atanan isimlere bakıldığında soru işaretlerimiz artmaktadır.
Ayrıca Varlık Fonu, şirketleri teminat gösterip yurt dışından kredi arayacak olması, borçların ödenememesi halinde bu kurumların yabancıların eline geçebileceği endişesini beraberinde getirmektedir. Bu da ülkemizin geleceğinin ipotek altına alınmasından başka bir şey değildir.
Anayasayı ihlal ederek yapılan bu hukuksuz düzenlemelerin altına imza atanları Türk milleti ve tarih asla affetmeyecektir.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı