TAŞERONA KADRO DEDİLER KADROLU ÇALIŞAN BIRAKMIYORLAR!
Soma’da yaşanan iş katliamı taşeron çalışmayı yeniden toplumun ilgi alanına soktu. Özelleştirme ve taşeron çalışmanın azgın bir emek sömürüsüne dayanan bir biçim olduğu anlaşıldı. Gerek çalışanın gerekse yurttaşların bundan olumsuz etkilendiği ortaya çıktı.
Özelleştirme sağlık işkolunda önce temizlik ve yemek hizmetlerinde ortaya çıktı. Daha sonra laboratuar hizmetleri, görüntüleme hizmetleri, güvenlik ve büro hizmetlerinde yaygınlaştı. İleri sürülen gerekçeler hizmet kalitesinin artacağı ve çalışanın verimliliğinin yükseleceği idi. Bugün görüyor ve izliyoruz ki ileri sürülen gerekçelerin tamamı gerçek dışıdır. Başlangıçta da karşı çıktığımız için çok rahat eleştirebiliyoruz. Bugün verilen hizmetlerin kalitesi daha düşüktür, üretilen hizmetin niteliği değil niceliği ön planda tutulmaktadır ve iş yerlerimizde mafya tipi şirketlerle yoğun bir emek sömürüsü yapılmaktadır.
Bunlar ortada iken hükümet çalışanların haklarına yönelik büyük bir saldırı hazırlığına daha girmiştir. Maliye, Hazine ve Çalışma Bakanlığı’nın birlikte hazırladığı yasa taslağı, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı hedefleyen bir çalışmadır. Kamuda asıl işler var olan yasalara göre taşerona devredilemez. Taşeron çalıştırılabilmesi için işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesi aranırken tasarı ile bu ortadan kaldırılmakta ve taşeronluğun yaygınlaştırılmasının önü açılmaktadır. Tasarı yasalaşırsa taşeron çalışma tek çalışma biçimi olarak kamuda da yaygınlaşacaktır.
Yürürlükte olan mevzuata göre taşeron çalışanlar kadrolu çalışanlar ile aynı haklara sahiptir. Bunun bilincinde olan çalışan bunu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na şikayet ettiğinde ve bakanlık müfettişleri bu durumu belirlediğinde çalışan asıl işverenin çalışanı sayılmaktadır. Bu çalışan son beş yıllık sürede asıl işverenin çalışanlarının yararlandığı ücret, ikramiye ve diğer ödemelere hak kazanmaktadır. Tasarı bunu ortadan kaldırmaktadır. Taşeron çalışan kadrolu sayılmakta ancak beş yıllık geriye dönük kazanımları yok edilmektedir.
Taslakta ücret alacakları için dava açma süresi beş yıldan bir yıla indirilmektedir. Bakanlık müfettişlerinin kanun dışı çalışmayı belirleme yetkisi ortadan kaldırılmaktadır. Kıdem tazminatı yükü devlete aktarılarak sermayenin çıkarı korunmaktadır.
İzmir Alsancak Devlet Hastanesi taşeron çalışanları bir gün işlerine geldiklerinde patronun kaçtığını ve şirketin çalışamaz olduğunu gördüler. Hem işlerini hem de haklarını yitirmişlerdi. Var olan haklarını elde edebilmeleri için uzun sürecek olan dava sürecine başvurmak dışında seçenekleri kalmamıştı.
Özelleştirme ve taşeronlaştırma olan işyerlerinde karlılık esastır.Sağlık işkolunda yurttaşların sağlığı önemlidir. Halkın sağlığı parayla değerlendirilemez. Karlılık değil sağlıklılık gözetilmelidir. İşin niteliğini önemsemeyen ve daha çok poliklinik, daha çok tetkik, daha çok ameliyat diyen anlayış yurttaşlarımızın alacağı sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürecektir ve düşürmektedir. Bu aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur.
Sağlık tüm yurttaşların doğuştan elde ettikleri bir haktır. Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri devletin asli görevi olmalıdır. Özelleştirme ve taşeronlaştırma özellikle de bizim işkolumuzda kabul edilemez. Bu nedenlerle taslağı reddediyoruz.
Dr. Ali GÜL
Genel Sağlık-iş Sendikası Genel Başkanı