Ü
Y
E
L
İ
K

Sözde Toplu Sözleşmeyi Reddediyoruz!

Sözde Toplu Sözleşmeyi Reddediyoruz! Sözde Toplu Sözleşmeyi Reddediyoruz!

Hem ekonomik alandaki kötü gidişatın hem de hak ve özgürlükler alanındaki baskı ortamının zirve yaptığı koşullarda 7 Haziran genel seçimleri gerçekleştirildi. Türk halkı, gelecek kaygısıyla sandığa gitti ve AKP’nin giderek otoriterleşen 13 yıllık iktidarına son verdi.

Ancak; emekçiler, yurtseverler, tüm sömürülenler, aydınlar kısaca geniş halk kitleleri AKP’nin baskıcı rejiminden kurtulup rahat bir nefes almayı beklerken, Türkiye, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin yarattığı yeni bir kaos ortamına sokuldu. Ne yazık ki seçim sonuçlarını bir türlü hazmedemeyen AKP, yaşanan bu kaosu iktidarı kaybetmemenin hesabıyla büyütmeye çalışmakta, kendine yeniden kanla yol açmaya çalışmaktadır.  Genel seçimlerin üzerinden 2 aya yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen ortada henüz hükümet bulunmamaktadır. Yeni hükümetin ne zaman kurulacağı, hatta kurulup kurulmayacağı bile belli değildir. AKP hakkı olmayan tek başına iktidarını bir süre daha sürdürebilmek için zulüm ve baskı politikasının dozunu giderek artırmakta ülkeyi siyasi, etnik ve kültürel bir çatışma ortamına hızla sürüklemekledir.

Böylesine birçok olumsuzluğun birarada yaşandığı bir dönemde 2016-2017 yıllarını kapsayan sözde bir yeni toplu sözleşme görüşmeleri sürecine girilmektedir. Adına “toplu iş sözleşme görüşmeleri” denilen, hükümet ve onun beslediği yandaş konfederasyonun temsilcileri arasında oynanacak bu “orta oyunundan” kamu emekçileri adına herhangi bir kazanım beklemiyoruz. Zira ortada ne gerçek bir toplu iş sözleşmesi görüşmesi ne de toplu pazarlık masası bulunmaktadır. Hepsi göstermeliktir. Türk halkı önünde bir tiyatro oynanmaktadır.

Kamu çalışanlarına dayatılan sözde toplu iş sözleşmesi düzeni tam bir kurmaca ve aldatmacadır. Bu sistem Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmelerdeki taahhütlerine aykırıdır ve çağdaşlıktan uzaktır. Çağdaş ülkelerdeki sendikaların ve çalışanların sahip olduğu hiçbir hak ve özgürlük Türkiye’deki kamu sendikalarına ve kamu çalışanlara tanınmamıştır.  Sözde, toplu iş sözleşmesi masası, “görüşmeler yapılsın ama sonunda hükümetin istediği olsun” mantığıyla kurulmuştur. Masaya taraflar eşit şartlarda oturmamaktadır. O masada kamu çalışanlarını temsil edecek olan yandaş konfederasyonun, göbekten bağımlı olduğu, hükümete karşı  en ufak bir direnç gösteremeyeceğini Türkiye kamuoyu tarafından önceki yıllardan iyi bilmektedir. Kaldı ki hükümeti temsilen masaya oturacak olan Çalışma Bakanı geçici bir hükümetin üyesi olduğu gibi milletvekili bile değildir. Bu bakımdan kamu heyeti başkanının atacağı imzaya yeni kurulacak hükümetin uyup uymayacağı bile belli değildir. Bu nedenle de yandaş bir konfederasyon ile geçici hükümetin temsilcileri arasında yapılacak bu toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden emekçiler lehine olumlu bir sonuç alınması mümkün değildir.

Çalışanların grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme düzeninin çalışanlar lehine sonuçlar vermesini beklemek hayaldir. AKP’ye yandaş bir konfederasyon ile hükümet temsilcilerinin bir masada bir araya gelerek yaptıkları görüşmeler asla bir toplu sözleşme görüşmesi olamaz. Nitekim önceki toplu sözleşme görüşmelerinin yürütülüş şekli ve sonuçta imzalanan toplu sözleşmenin kamu çalışanları yararına hiçbir olumlu sonuç doğurmadığı bugün net olarak görülmektedir.

Sadece mali ve sosyal hakların konuşulabildiği bir toplu sözleşme masasında kamu çalışanlarının, örgütlenme hakkı, grev hakkı, taşeronlaşma, kamu hizmet alanlarının tasfiye edilmesi ya da tümüyle ticarileştirilmesi; işe alma, atama ve görevde yükselmelerde giderek artan partizanlık ve kayırmacılık gibi sayılamayacak daha birçok sorunun adı bile geçmeyecektir.  Kaldı ki sözleşme masasında görüşülen mali ve sosyal haklar açısından da son iki sözleşmede de çalışanlar hiçbir kazanım elde edememiştir. Kamu çalışanları refah artışından pay alamamakla kalmamış, enflasyonda ezdirilmişlerdir.

2014-2015 yıllarını kapsayacak sözleşme görüşmeleri başlamadan önce Birleşik Kamu-İş Konfederasyonumuz ‘’bu düzen değişmelidir” söylemi ile yola çıkmış, toplu sözleşme masanın meşru olmadığını, uluslararası sözleşmelere, Anayasaya ve Türkiye’nin taraf olduğu ILO’nun 87. ve 98. sayılı kararlarına aykırı olduğunu dile getirmiştik. Bu savlarımızı da 29 Ağustos 2013 Ankara’da iş mahkemesine açtığı davada dile getirmiştir. Bir ihanet sözleşmesi olan 2014-2015 Toplu Sözleşmesi ile ilgili olarak açılan dava halen Yargıtay’da temyiz aşamasındadır.

Göstermelik bir toplu iş sözleşmesi masasından kamu çalışanlarının haklı taleplerinin karşılık bulmayacağını, baskıcı ve sermayenin emrindeki bir iktidarın kamu çalışanlarının hakkını vermeyeceğini biliyoruz. Ancak umutsuz değiliz. Bu hakların mücadeleyle alınacağını biliyoruz.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ve bağlı sendikası Genel Sağlık-İş bu orta oyununda figüran olmak yerine, emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği meşru mücadelesini bu dönemde de alanlarda sürdürecektir.

Tarihe bir not düşebilmek amacıyla, Genel Sağlık-İş sendikalarımızın 2016-2017 dönemine ilişkin toplu sözleşme görüşmelerinde masaya getirilmesi gereken mali ve sosyal haklara ilişkin talep ve önerilerini kamuoyuyla paylaşmayı faydalı buluyoruz.

 GENEL SAĞLIK-İŞ’İN KAMU SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER İŞKOLU İLE İLGİLİ TALEPLERİ:  
  1. Yıpranma payı hakkı verilsin
  2. Döner sermaye ve tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılsın
  3. Gerekli personel istihdamı sağlansın
  4. Fazla ve esnek çalışma uygulamasına son verilsin
  5. Tüm sözleşmeli ve taşeron çalışanlara kadro verilirsin
  6. Tüm çalışanların maaşları ve her türlü ödemeleri genel bütçeden ödensin
  7. Atama, nakil ve görevlendirmelerde objektif kriterler oluşturulsun ve şeffaflık sağlansın
  8. İşkolumuzda çalışanların ek göstergesi yükseltilsin
  9. Sağlık sisteminde topyekûn taşeron sisteminden ve hizmet sözleşmelerinden vazgeçilsin
  10. Sağlıkta şiddet yasası caydırıcı olacak şekilde çıkarılsın
  11. Aile Hekimliği sistemine yüklenilmiş tüm angaryalar kaldırılsın ve hafta sonu nöbet uygulamasından ivedilikle vazgeçilsin, Sendikal eylemlere katılan aile hekimliği çalışanlarına verilen ceza puanları iptal edilsin
  12. Aile yardımı ve çocuk yardımları günün koşullarına göre iyileştirilsin
  13. Eğitim yardımı ve konut yardımı yapılsın
  14. Sağlık alanında performans sisteminden tamamen vazgeçilsin
  15. Sosyal tesisler ve eğitim merkezlerinin sayısı arttırılsın
  16. Çalışanların çocukları için 24 saat hizmet verecek kreşler açılsın
  17. Çalışanların ulaşımı için ücretsiz servis hizmeti sağlansın.
  18. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanları için meslek hastalıkları hastaneleri açılsın
  19. Herkese parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve ihtiyacı olan sağlık hizmeti sunulsun
  20. Sağlıkta dönüşüm programına son verilsin
  21. 1980 darbe hükümetinin kaldırdığı sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının maaş ve özlük haklarını düzenleyen ‘’Sağlık Personeli Yasası’’ yeniden yasal hale getirilsin
Broşür