"Sağlık Turizmi" İnsan Sağlığı Üzerinden Yeni Bir Rant Kapısıdır
“Tüm sağlık sistemimizi kar ve rant döngüsüne teslim eden siyasi iktidar, kendisine yeni peşkeş alanı olarak Sağlık Turizmi alanı açmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki, bu kapsamda kaplıcalarımız da Sağlık Turizmi adı altında tıpkı enerji için heba edilen doğal güzelliklerimiz gibi talan edilecektir."
“SAĞLIK İÇİN TÜRKİYE” başlığı altında Türkiye’nin sağlıktaki potansiyelini bütün dünyaya tanıtmak için bir sağlık turizmi koordinasyonu protokolü imzalandı. Protokole Sağlık Bakanı Ahmet Demircan ile Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş katıldı.
Şehir Hastaneleri ile birlikte Sağlık Turizmi bir kez daha gündeme geldi. Şehir hastanelerinde verilen %70 hasta garantisinin bir kısmının da bu çerçevede sağlanacağına yönelik iddialar söz konusudur.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımında, sağlıklı olmak “herhangi bir hastalık ya da güçsüzlük halinin olmaması ve bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma durumudur” olarak yer almaktadır.
“Sağlık için Türkiye” diyebilmek, her şeyden önce ülkemizdeki insanların sağlıklı olmasını gerektirir. Dünyanın başka yerlerinden sağlık için ülkemize gelecek olanların bu ülke insanına iyi bir sağlık hizmeti verildiğine ikna olmaları gerekir.
“Sağlık için Türkiye” diyebilmek için iş cinayetlerinde Avrupa Birincisi, dünya üçüncüsü olmamak gerekir. Her gün yeni en acımasız iş cinayetleriyle karşılaşılan bir ülkede nasıl “Sağlık için Türkiye” çağrısı yapılabilir?
“Sağlık için Türkiye” diyebilmek, insanlarımızın bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma durumu için kendilerine yetecek olan ücretleri alıyor olması gerekir. Açlık sınırlarına mahkum edilmemeleri gerekir.
“Sağlık için Türkiye” diyebilmek için kadınlarımızın töre ve namus cinayetlerine kurban gitmemesi gerekir.
“Sağlık için Türkiye” diyebilmek, çağdaş, akıl ve bilim yolunda sağlam bir eğitim alan gençliğe sahip olmayı gerektirir. Tarikatlara, sübyan okullarına, imam hatip keşmekeşine mahkum edilmemeleri gerekir.
Siyasi iktidarın, “sağlıkta dönüşüm” den anladığı sağlığın piyasalaştırılmasından başka bir şey değildir. Bu çerçevede tüm sağlık sistemimizi kar ve rant döngüsüne teslim eden siyasi iktidar, kendisine yeni peşkeş alanı olarak Sağlık Turizmi alanı açmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki, bu kapsamda kaplıcalarımız da Sağlık Turizmi adı altında tıpkı enerji için heba edilen doğal güzelliklerimiz gibi talan edilecektir.
Her şeyden önemlisi, “Sağlık için Türkiye” diğer ülkelere göre sağlık hizmetlerinin düşük fiyatlara sağlanması olarak lanse edilmektedir. Bunun bildiğimiz tek anlamı vardır, o da düşük ücretlerle sağlık emekçisi istihdamıdır. Sağlık Turizmi ile bir kez daha sağlık emekçileri kar ve rant hırsına kurban edilecek ve açlık sınırlarının altında çalışmaya zorlanacaktır.
Genel Sağlık-İş olarak, her zaman sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılmasına karşı onurlu dik duruşumuzu sürdüreceğiz. Sağlık emekçilerinin “Sağlık Turizmi” ve “Şehir Hastaneleri” peşkeşlerine kurban edilmesine karşı tüm sağlık emekçilerine birlikte mücadele çağrımızı yineliyoruz.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı