- 4 yıl içinde hekime müracaat sayısı yaklaşık 83 milyon arttı.
- Birinci basamak kuruluşlarında hekime müracaat sayısı yaklaşık 20 milyon azaldı.
- 14 yılda özel hastanelere müracaat sayısı yaklaşık 11 kat arttı.
- Türkiye, OECD ülkeleri arasında kişi başına düşen hekim, hemşire ve ebe sayısında son sırada.
- En çok MR kullanımı Türkiye’de.
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız: Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti herkesin hakkıdır
Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2016” verileri 2017’nin son günlerinde yayınlandı. “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2016” verilerine göre, 2016 yılı hekime müracaat sayısı 685.709.179 olarak gerçekleşti. Mevcut siyasi iktidarın görev başına geldiği 2002 yılında ise bu sayı 208 milyon 966.049.
“Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2016” verilerine göre, birinci basamak kuruluşlarında 2016 yılı hekime müracaat sayısı 215.990.739 olarak gerçekleşti. Birinci basamak kuruluşlarında 2012 yılı hekime müracaat sayısı 235.137.151. Hekime müracaat sayısındaki büyük artışa rağmen birinci basamak kuruluşlarında hekime müracaat sayısı yaklaşık 20 milyon azaldı.
Ancak İkinci ve üçüncü basamak kuruluşlarında 2012 yılı hekime müracaat sayısı 386.649.146 olurken, bu sayı 2016 yılında 469.718.440 olarak gerçekleşti. Sağlıkta dönüşüm programının uygulandığı 4 yıl içinde hekime müracaat sayısı yaklaşık 83 milyon arttı.
2016 yılında başvuruların % 31’lik kısmı birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlara yapılırken geriye kalan % 69’luk kısım ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına yapıldı.
Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2016 verilerine göre açıklanan bu oranlar, birinci basamak sağlık kuruluşu olan aile hekimliği yerine doğrudan ikinci ve üçüncü basamak kuruluşlarına yani hastane, üniversite hastanelerine başvurulduğunu ortaya koymaktadır.
Açıklanan bu rakamlar, siyasi iktidarın vaatlerinin tam aksine birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkili bir şekilde verilemediğinin, toplumun hastalık yükünün azaltması bir kenara, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına talebin her geçen gün arttığını ortaya koymaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde gerektiği gibi hasta sevk zinciri kurulamadığından hastalar en küçük sağlık sorunları için bile doğrudan hastaneye başvurmaktadır.
Vakaların büyük bir çoğunluğunun birinci basamak sağlık hizmetlerinin verildiği aile hekimliklerinde sonuçlandırılması, daha az bir oranın hastaneye sevk edilmesi gerekirken, bugün bu oran yakalanamamış, hastanelere müracaat artmış ve sağlık çalışanların iş yükü içinden çıkılamaz bir hal almıştır. Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2016 verileri bu gerçeği tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir.
Sağlık Personeli Açığı Artıyor…
Açıklanan rakamlara göre 2015 yılında kişi başı hekime müracaat sayısı 8,4 iken, 2016 yılında 8,6’a yükseldi. Buna karşın toplam hekim sayısı 2015 yılında 141.259 iken, 2016 yılında 144.827 olarak gerçekleşti. Toplam sağlık personeli sayısı 2015 yılında 856.792 iken 2016 yılında 871.334 oldu.
2015 yılında toplam hekime müracaat sayısı 660 milyon seviyelerinde iken 2016 yılında 686 milyon seviyelerine ulaştı. Hekime müracaat sayısındaki 26 milyonluk artış, var olan hekim açığının büyümesine neden olmuştur. Buna karşılık hekim sayısındaki artış sadece 3.568 olarak gerçekleşmiştir.
Kişi başına düşen hekim sayısında Türkiye yine son sıralarda yer almakta. Türkiye’de 100.000 kişiye düşen hekim sayısı 181 iken, OECD ülkelerinde 343. Listenin en üst sırasında yer alan Norveç de ise bu rakam 513.
100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı daha da kaygı verici rakamlar içermekte. OECD ülkelerinde 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 1.098 iken, Türkiye’de 257. Listede en üst sırada yer alan Norveç’de ise 2.105.
Kişi başına düşen hekim, hemşire ve ebe sayısında gerekli artış sağlanmadan, nitelikli sağlık hizmetinin sunulması mümkün olmayacaktır. Ayrıca personel açığı nedeni ile sağlık çalışanlarının iş yükü artmakta, bu durum sağlık çalışanlarının ruhsal ve fiziksel sağlığına zarar vermektedir.
Sağlık Ticarileşiyor…
2002 yılında özel hastanelere müracaat sayısı 5.697.170 iken 2016 yılında bu sayı 71.147.878’e ulaşmıştır. 14 yılda özel hastanelere müracaat sayısı yaklaşık 11 kat arttı. 2002 yılında özel hastanelerde yapılan ameliyat sayısı 218.837 olurken bu sayı 2016 yılında 1.499.829 olarak gerçekleşti.
En çok MR kullanımı Türkiye’de
Türkiye uluslararası karşılaştırmada, MR cihazı kullanımı sıralamasında birinci. Yataklı tedavi kurumlarında MR cihazı başına düşen görüntülenme sayısı Türkiye’de 14.992 olurken OECD ülkelerinde bu sayı ortalama 5.125.
Sağlıkta dönüşümün beraberinde getirdiği performans sisteminin, gereksiz muayene ve tetkik sayısını arttırdığının en çarpıcı örneği MR cihazı başına düşen görüntülenme sayısı olmuştur.
Zekiye Bacaksız: Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti herkesin hakkıdır
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2016 verileri ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Sağlık Bakanlığı’nın kendi verileri, Sağlıkta Dönüşüm projesinin başarısızlığını istatistiki verilerle ortaya koymaktadır. Hastanelere müracaat sayısı her yıl katlanarak artarken, hekim açığı da artmıştır. Bu durum hastalara ayrılan sürenin 5 dakikanın bile altına düşmesine sebep olmuştur.
Özel hastanelere başvurular artmış, sağlık ticarileştirilmiş, sosyal devlet anlayışından uzaklaşılmıştır. Siyasi iktidar sağlıkta dönüşüm adı altında parası olanın sağlık hizmeti aldığı bir sistemi dayatmıştır. Sağlık Bakanlığının istatistiki verileri bu durumu doğrulamaktadır. Sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmayan bu durum kabul edilemez. Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti herkesin hakkıdır.
Siyasi iktidar, hiç vakit kaybetmeksizin sağlıkta dönüşümden vazgeçmeli; ulusal, kamucu, halkçı sağlık politikalarını uygulamaya koymalı, koruyucu sağlık hizmetlerini öncelemelidir. Kadrolu, güvenceli sağlık personeli istihdam açığı giderilerek, sağlık çalışanlarının iş yükü azaltılmalıdır. Çalışma huzuru ve barışı sağlanmalıdır.
İktidarın uygulamaya koyduğu Şehir Hastaneleri sağlıktaki bu yıkımı çok daha zarar verici boyutlara taşıyacaktır. Hükümet, telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmadan Şehir Hastaneleri uygulamasından vazgeçmelidir.”