- Sağlık emekçilerinin ağır ve kötü çalışma koşulları acilen düzeltilmelidir.
- Sabit ödeme / performans ödemesi gibi sağlık çalışanlarının mağduriyetine sebep olan ve çalışma barışını bozan uygulamalara son verilmeli; en düşüğü yoksulluk sınırının üzerine olacak şekilde, kadro derecesine göre maaşlarda kademeli artış yapılmalıdır.
- Tüm sağlık emekçilerini kapsayacak kademeli ek gösterge artışı yapılmalıdır.
- Sağlık şiddete son verecek etkin ve caydırıcı düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir.
- Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği geri çekilmelidir.
- Sağlık emekçilerinin çocuk bakım sorunun çözümü için haftanın 7 günü, 24 saat kesintisiz hizmet veren bakımevi, kreş ve anaokulu düzenlemesi hayata geçirilmelidir.
- Yeterli sayıda sağlık çalışanı istihdam edilmeli, personel açığı kapatılmalıdır.
- Tüm sağlık emekçilerine geçmişe etkili olarak yıllık 90 gün yıpranma payı hakkı verilmelidir.
- Covid-19 için tüm sağlık çalışanlarına iş kazası meslek hastalığı kapsamında haklar veren özel bir düzenleme yapılmalıdır.
- Sağlık emekçileri arasında farklı çalışma biçimlerine son verilmeli; kadrolu, güvenceli çalışma biçimi sağlanmalıdır.
- Sağlığı piyasalaştıran politikalara son verilmeli, Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu ve halkçı sağlık politikalarını tekrar hayata geçirilmelidir.
Sağlık Emekçileri 1 Mayıs’ı, Hiç Olmadığı Kadar Zor Koşullar Altında Karşılamaktadır.
Ekonomik krizin tüm emekçileri yoksullukla sınadığı bir dönemde, sağlık emekçileri de 1 Mayıs’ı; hiç olmadığı kadar zor koşullar altında karşılamaktadır. Sağlık çalışanları içinde mevcut yaşam koşullarından memnun olmayanların oranı üç yılda yüzde 50’den yüzde 94’e ulaşmıştır. Sağlık emekçileri, üç yılda giderek yoksullaşmış, borçlanmış, mutsuzluğu artmıştır.
Türkiye, 1990’lı yıllarda tartışılan, 2003 yılından itibaren ise somutlaştırılarak yürürlüğe konulan bir “sağlıkta dönüşüm” sürecinden geçmektedir. Bu çerçevede, ülke geneline yayılacak, erişilmesi kolay ve kaliteli sağlık hizmeti sunumunun sağlanması, sağlık personelinin niteliğinin ve motivasyonunun geliştirilmesi, ilaç ve malzemeye erişimin kolaylaşması ve tarafların karar alma süreçlerine etkin katılımının gerçekleştirilmesi gibi hedefler ortaya koyulmuştur. Bununla birlikte, 20 yıla yaklaşan dönüşüm süreci, sıralanan hedeflerin gerçekleştirilmesi bir yana, sağlıkta piyasalaşmanın önünün açıldığı, kamusal sağlık hizmetlerinin tartışıldığı, pandemiyle birlikte var olan sorunların yanına yenilerinin eklendiği bir yapıyı beraberinde getirmiştir. Sorunlar pandemiyle derinleşirken başlayan ekonomik kriz, sağlık çalışanları açısından geçim sıkıntısı başta olmak üzere ciddi sorunların somutlaşmasına neden olmuştur. Genel Sağlık-İş, bu sorunları ortaya koymak amacıyla 2019-2022 döneminde üç farklı alan araştırması gerçekleştirmiştir.
Üç yıllık araştırma sonuçları göstermiştir ki; sağlık emekçileri giderek yoksullaşmış, daha da borçlanmış, mutsuzluğu artmış, saygınlığı azalmıştır.
Sağlık çalışanlarının borçlanma oranı artı
Alan araştırması sonuçları, 2019-2022 döneminde gündelik yaşamın devamı için borçlanmak durumunda kalma eğiliminin belirgin bir artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. 2019 yılında yüzde 69,6 olan bu oran, 2021’de yüzde 72,8 ve 2022’de ise yüzde 75,3’e yükselmiştir.
Sağlıkta dönüşüm, pandemi ve kriz süreci, sağlık çalışanlarının kredi kullanım oranlarını artırmıştır. Bu konuda 2019-2022 yılları arasında gözlemlenen artış oranı yüzde 6’dır. 2019’de yüzde 78,4 olan kredi kullanım oranı 2022’de yüzde 84,4 olarak kaydedilmiştir.
Aylık kullanım dışında kredi kartı borcu oranı yükseldi.
2019-2022 döneminde sağlık çalışanlarının kredi kullanım oranları, gündelik yaşamın devamı için geçerli borçlanma kanallarını içerecek şekilde yükselmiştir. İhtiyaç kredisi kullanım oranı 2019-2022 döneminde yüzde 6’dan fazla oranda artmıştır. Aylık kullanım dışında kredi kartı borcu oranı yaklaşık 12 puan yükselmiştir.
Ek iş yapanların oranı üç yılda yaklaşık üç katına çıkmıştır.
Sağlıkta dönüşüm, pandemi ve kriz, sağlık çalışanlarının bir bölümü için ek iş yapmayı bir zorunluluk haline getirmiştir. 2019’da yüzde 5 olan ek iş yapma oranı, 2022’de yüzde 15,8’e yükselmiştir.
Yaşam memnuniyet oranı üç yılda neredeyse sıfırladı.
Üç yıla yayılan araştırma sonuçlarına ilişkin en çarpıcı bulgulardan biri, mevcut yaşam koşullarından memnuniyet konusunda kendisini göstermektedir. 2019 yılında yüzde 50.3 olan memnun olmayanların oranı 2021’de yüzde 78,4’e, 2022’de ise yüzde 93,8’e yükselmiştir.
Sağlık çalışanlarına göre toplum nezdindeki saygınlıkları yıllar geçtikçe azalmaktadır. Esasen sağlık çalışanları her araştırmada büyük ağırlıkla gerekli saygınlığa sahip olmadıklarını belirtmişlerdir. Bununla birlikte, konuyla ilgili olumsuz vurgu 2019 yılında yüzde 91 iken 2022’de yüzde 96’ya yükselmiştir.
En büyük sorununun yoksulluk olduğunu söyleyenlerin oranı 88,2’ye çıkmıştır
Araştırmaların tümünde, 2019-2022 döneminde sağlık çalışanlarının Türkiye’nin en büyük sorunlarına dair vurguları ekonomik sorunlar yönünde güçlenmiştir. Türkiye’nin en büyük sorununun geçim sıkıntısı olduğuna dair vurgu mutlaktır. Bununla birlikte, geçen yıllarda işsizlik ve yoksulluk sorunlarına dair vurgu güçlenmiştir. 2019’da işsizliğin Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 79,9’dan yüzde 89,9’a yükselmiştir. Yoksulluğa dair vurgu ise artmıştır. Türkiye’nin en büyük sorununun yoksulluk olduğunu söyleyenlerin oranı 73,7’den yüzde 88,2’ye çıkmıştır
Sağlık emekçileri 1 Mayıs’ı, hiç olmadığı kadar zor koşullar altında karşılamaktadır.
Ulusumuz, hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığı, demokrasinin darbe aldığı ve ekonomik krizin yurttaşlarımızı açlıkla sınadığı günlerden geçmektedir. Tarihin en karanlık dönemlerinden birinin yaşandığı böylesi bir dönemde sağlık emekçileri de Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı; hiç olmadığı kadar zor koşullar altında karşılamaktadır.
Genel Sağlık-İş olarak bir kez daha siyasi iktidara tüm emekçiler adına çağrıda bulunuyoruz: