Ü
Y
E
L
İ
K

Sağlık Alınıp-Satılır Metaya Dönüştürülüyor

Sağlık Alınıp-Satılır Metaya Dönüştürülüyor Sağlık Alınıp-Satılır Metaya Dönüştürülüyor
“Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018” Yayınlandı
  • Bir yıl içinde hekime müracaat sayısı yaklaşık 64 milyon arttı.
  • 16 yılda özel hastanelere müracaat sayısı yaklaşık 13 kat arttı.
  • OECD ülkeleri arasında en çok MR kullanımı Türkiye’de.
  • Türkiye, OECD ülkeleri arasında antibiyotik kullanımında ikinci sırada.
  • Türkiye, OECD ülkeleri arasında hekim, hemşire ve ebe sayısında son sırada.
  • Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız: Sağlık Alınıp-Satılır Meta Değildir
Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018” verileri gecikmeli yayınlandı. “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018”e göre, 2018 yılı hekime müracaat sayısı 782.515.204 olarak gerçekleşti. Mevcut siyasi iktidarın görev başına geldiği 2002 yılında ise bu sayı 208 milyon 966.049. “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018” verilerine göre, birinci basamak kuruluşlarında 2018 yılı hekime müracaat sayısı ise 265.496.223 olarak gerçekleşti. 2017 yılı hekime müracaat sayısı 718.924.809 olurken, bu sayı 2018 yılında 782.515.204 olarak gerçekleşti. Bir yıl içinde hekime müracaat sayısı yaklaşık 64 milyon arttı. Kişi başı hekime müracaat sayısı 2002 yılında 3,1 iken 2018 yılında 9,5’a yükseldi. Kişi başı hekime müracaat sayısında uluslararası karşılaştırmalara bakıldığında OECD ortalaması 6,8. Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu rakam 6,9. Koruyucu Sağlık Hizmetleri Yetersiz 2018 yılında başvuruların % 34’lük kısmı birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlara yapılırken geriye kalan % 66’lık kısım ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına yapıldı. Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018 verilerine göre açıklanan bu oranlar, birinci basamak sağlık kuruluşu olan aile hekimliği yerine doğrudan ikinci ve üçüncü basamak kuruluşlarına yani hastane, üniversite hastanelerine başvurulduğunu ortaya koymaktadır. Açıklanan bu rakamlar, siyasi iktidarın söylemlerinin aksine birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkili bir şekilde verilemediğinin, toplumun hastalık yükününün azaltması bir yana, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına talebin her geçen gün arttığını ortaya koymaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde gerektiği gibi hasta sevk zinciri kurulamadığından hastalar en küçük sağlık sorunları için bile doğrudan hastaneye başvurmaktadır. 112’lerde vaka sayısı artıyor 112 Acil Yardım İstasyonu başına düşen vaka sayısı 2002 yılında 796 iken bu sayı 2018 yılında 1.998 yükselmiştir. 112 Acil Yardım Ambulansı başına düşen toplam vaka sayısı 2002 yılında 620 iken, bu sayı 2014 yılında 1.077’ye 2018 yılında ise 1.113’e çıkmıştır. İlaç Tüketimi Artıyor: Türkiye Antibiyotik Tüketiminde İkinci Sırada İlaç satış hacmi 2013 yılında 1.903 milyon kutu iken, bu sayı 2018 yılında 2.351,2 milyon kutuya çıkmıştır. 1.000 kişiye düşen günlük antibiyotik tüketim miktarı Türkiye’de 31 iken, bu sayının OECD ortalaması 18.9. Türkiye, OECD ülkeleri arasında antibiyotik kullanımının en fazla olduğu ikinci ülke. En çok MR kullanımı Türkiye’de Türkiye uluslararası karşılaştırmada MR cihazını en çok kullanan ülke. 1.000 kişiye düşen MR görüntüleme sayısı Türkiye’de 189 iken, bu rakam OECD ülkelerinde 65. 1.000 kişiye düşen BT görüntüleme sayısı Türkiye’de 223 iken, OECD ülkelerinde 144. Sağlıkta dönüşümün beraberinde getirdiği performans sisteminin, gereksiz muayene ve tetkik sayısını arttırdığının en çarpıcı örneği 1.000 kişiye düşen MR ve BT görüntüleme sayısı olmuştur. Sağlık Ticarileşiyor 2002 yılında özel hastanelere müracaat sayısı 5.697.170 iken, 2018 yılında bu sayı 74.675.065’e ulaştı. 16 yılda özel hastanelere müracaat sayısı yaklaşık 13 kat arttı. 2002 yılında özel hastanelerde yapılan ameliyat sayısı 218.837 olurken, bu sayı 2018 yılında 1.531.822 olarak gerçekleşti. Sağlık Personeli Açığı Büyüyor Açıklanan rakamlara göre 2017 yılında kişi başı hekime müracaat sayısı yaklaşık 719 milyon iken bu oran 2018 yılında 783 milyona yükseldi. Toplam hekim sayısı 2017 yılında 149.997 iken, 2018 yılında 153.128 oldu. Toplam personel sayısı ise 920.939’dan 2018 yılında 1.016.401’e yükseldi. Hekime müracaat sayısında yaşanan 64 milyonluk artış, var olan hekim açığının büyümesine neden olmuştur.  Buna karşılık hekim sayısındaki artış sadece 3.131 olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına düşen hekim sayısında Türkiye yine son sıralarda yer almakta. Türkiye’de 100.000 kişiye düşen hekim sayısı 187 iken, OECD ülkelerinde 348. AB’de ise sayı 371. Listenin en üst sırasında yer alan Yunanistan’da ise bu rakam 607. 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı daha da kaygı verici rakamlar içermekte. OECD ülkelerinde 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 938 iken, Türkiye’de 301. Listede en üst sırada yer alan Norveç’te ise 1.823. Kişi başına düşen hekim, hemşire ve ebe sayısında gerekli artış sağlanmadan, nitelikli sağlık hizmetinin sunulması mümkün olmayacaktır. Ayrıca personel açığı nedeni ile sağlık çalışanlarının iş yükü artmakta, bu durum sağlık çalışanlarının ruhsal ve fiziksel sağlığına zarar vermektedir. Zekiye Bacaksız: Sağlık Alınıp-Satılır Bir Meta Değildir Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018 verileri ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “2019 yılında yayınlanması gereken “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018” 30 Ocak 2020’de yayınlanmıştır. Verilerin açıklanması neden bu kadar gecikti, nasıl “ince ayar” gerekti bilemiyoruz ama açıklanan rakamlar sağlık sisteminin içinde bulunduğu çıkmazı gizleyememiştir. Sağlık Bakanlığı’nın kendi verileri, siyasi iktidarın sağlık politikalarının başarısızlığını gözler önüne sermektedir. Hastanelere müracaat sayısı her yıl katlanarak artarken,  sağlık personeli açığı daha da büyümüştür. Nitelikli sağlık hizmeti sunma şartları ortadan kalkmış, sağlık çalışanların iş yükü içinden çıkılamaz bir hal almıştır. Vakaların büyük bir çoğunluğunun birinci basamak sağlık hizmetlerinin verildiği aile hekimliklerinde sonuçlandırılması, daha az bir oranın hastaneye sevk edilmesi gerekirken, vatandaşlar aile hekimliğini değil hastaneleri tercih etmiştir. Siyasi iktidar koruyucu sağlık hizmetlerini öncelemek yerine, sağlık hizmetlerini tüketim zincirinin bir parçası haline getirmiştir. Sağlık alınıp satılır bir meta haline dönüştürülmektedir. Özel hastanelere başvurular 13 kat artmış, gereksiz muayene, tetkik ve ilaç kullanımı sayısında Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında ilk sıralara yerleştirmiş, sağlık hizmetleri ticarileştirilmiştir. Sosyal devlet anlayışından uzaklaşılmış, parası olanın sağlık hizmeti aldığı sistem adeta dayatılmıştır. Yurttaşlarımızın eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti alma hakkı elinden alınmıştır. “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018”de siyasi iktidarın sağlıkta tek gündem haline getirdiği Şehir Hastanelerine ilişkin tek bir veri dahi yayınlanmamış olması ise siyasi iktidarın “yanlışın üzerini örtme” çabasından başka bir şey değildir. Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır ancak halk sağlığı söz konusu olduğunda geç kalınmış olmak geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilmektedir. Genel Sağlık-İş olarak çok geç olmadan siyasi iktidarı; Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu, halkçı sağlık politikalarını tekrar hayata geçirmeye çağırıyoruz. Bir an önce kadrolu, güvenceli sağlık personeli istihdam açığı giderilerek, sağlık çalışanlarının iş yükü azaltılmalıdır.”