Hükümetin adeta bir baskın gibi kabul ettiği ve yürürlüğe soktuğu “Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapan düzenleme ile sadece şube müdürü ve müdürler için geçerli olan sözlü sınavların, artık şef ve altındaki unvanlara atanacak meslek mensuplarına da uygulanması kabul edildi.
Yapılan düzenlemeye göre;
- Görevde yükselme ve unvan değişikliği suretiyle atanacaklara, yazılı sınavdan sonra SÖZLÜ SINAV zorunlu hale geldi.
- Eski yönetmelikte 70 olan yazılı sınav başarı puanı 60’a çekildi.
- Görevde yükselme sınavlarında, yazılı sınavda en yüksek puanı alan adaydan başlamak üzere ilan edilen kadro veya pozisyon sayısının 5 katı kadar aday sözlü sınava alınacak.
Sözlü sınavların yapılışı bakımından hukuk sisteminde genel bir uygulama bulunmamaktadır. Bu durumda sözlü sınavlarda katılanların mağdur edilmesi durumunda yargısal denetim yapılamayacaktır.
Yapılacak sözlü sınavların adayın sınav tarihindeki performansına bağlı olduğundan belirtilen koşullar sağlanmadığı takdirde incelemeye konu olamayacaktır.
Yapılan her sınav için söz konusu şartların sağlanabileceğine dair bir garanti olmadığı takdirde liyakat ilkesinin yerle bir olacağı açıktır.
Danıştay kararlarına göre; ölçme ve değerlendirme ilkeleri uyarınca, idare tarafından sınavın tutanağa bağlanması, sözlü sınav öncesinde soru ve cevap anahtarlarının hazırlanması ve değerlendirme ölçeği oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca işlemin yargısal denetiminin yapılması için elektronik ortamda görüntülü ve sesli kayıt oluşturulması gerekmektedir. (Danıştay 8. D. 21.05.2008 T., 2007/17771E., 2008/3008K.)
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3. maddesinde belirtilen "Kariyer" ve "Liyakat" ilkeleri, bu Kanun'un temel ilkeleri arasında sayılmış; "Kariyer İlkesi", Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânı sağlamak; "Liyakat İlkesi" ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır. (Danıştay 16. Daire 2015/21285)
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası yapılan düzenlemeyle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözleşmeli öğretmen alımına eklenen sözlü mülakat kriterinin, bu şekilde genişletilmesi, hükümetin darbe mağduriyetini adeta bir fırsata çevirmeye çalıştığı izlenimi uyandırmaktadır.
AKP iktidarı döneminde KPSS sınav sorularının yandaşlara peşkeş çekilmesi, yapılan skandal atamalar, adam kayırmanın ve keyfi uygulamaların ayyuka çıktığı bir süreçte yapılan bu düzenleme malumun ilamı niteliğindedir.
Memurların görevde yükselmelerinde bilgiye, tecrübeye ve liyakate değil, yandaşlığa ve ideolojik sadakate bakarak değerlendirme yapılmasının önünü açan bu düzenleme; devlet kademelerinde en az FETÖ kadar tehlikeli olabilecek farklı cemaat ve oluşumların önemli mevki ve makamları ele geçirmelerine yol açabilecek büyük bir tehlike potansiyeli taşımaktadır. Bir cemaatin yerini başka cemaatlerle doldurulmaya çalışması kabul edilemez bir durumdur.
Devlette yükselmenin sadakatle değil liyakatle, yandaşlıkla değil çağdaşlıkla olması gerekmektedir. Öncelikle demokrasinin teminatı için bu düzenlemeden bir an evvel vazgeçilmelidir. GENEL SAĞLIK-İŞ haksızlığa, liyakatsizliğe karşı her zaman olduğu gibi azimle hukuki ve fiili meşru mücadele verme kararlığındadır.
GENEL SAĞLIK-İŞ GENEL BAŞKANI
ZEKİYE BACAKSIZ