Ü
Y
E
L
İ
K

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Bağımsız Yapıda Yeniden Açılmalı

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Bağımsız Yapıda Yeniden Açılmalı Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Bağımsız Yapıda Yeniden Açılmalı
COVİD 19 pandemisinin kaosu içinde dünyadaki birçok ülkenin aşı geliştirme yarışında olduğu bu günlerde; bağımsız bir kurumsal yapı ve donanıma sahip bir kurumun olamaması sebebiyle ülkemiz yurt dışında geliştirilip satışa sunulacak aşıları beklemeye mahkûm edilmiştir. Her ne kadar bazı üniversitelerde bu alanda çalışmalar yapıldığı belirtilse de bu çalışmaların, 2011 yılına kadar başarılı çalışmalar yapan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin tecrübe ve birikimi ile yapabileceği çalışmalar düzeyinde olamayacağı aşikârdır. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi, ülkemizin bulaşıcı hastalıklarla mücadelesinde aşı ve serum üreterek, tıbbi tahlil laboratuvarlarının geliştirilmesiyle hastaların teşhis ve tedavisine destek olarak, ilaç kontrol laboratuvarları ile standartlara uygun ilaç üretimini teşvik ederek, analitik toksikoloji laboratuvarlarının ve zehir danışma merkezinin oluşturulmasıyla halk sağlığının korunmasına katkıda bulunmuştur. Son derece sistemli, bilimsel ve faydalı çalışmalar yapan ve birçok bilim adamının yetişmesine katkı sağlayan ve köklü birikimleri olan kurum, en önemlisi ülkemizin aşı ve serum temini konusunda dışa bağımlılığını minimum seviyeye indirerek çok büyük bir katkı sağlamıştır. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin toplum sağlığının korunmasına katkı sunabilmesi için yeniden bağımsız yapısına kavuşturularak ivedilikle faaliyete geçirilmesi gerekmektedir. Kurumun yeniden faaliyete geçirilmesindeki ihtiyaç yalnızca COVİD 19 pandemisi ile sınırlı olmayıp ülkemizin gelecekte karşı karşıya kalabileceği tüm bulaşıcı hastalıklar bakımından da önem arz etmektedir. Aşı ve serum üretimi konusunda başka ülkelere bağımlılığımızın azalması yalnızca salgın hastalıkların önlenmesini kolaylaştırmayacak ayrıca yabancı firmalara ödemek zorunda kaldığımız milli servetten de tasarruf edilmesini sağlayacaktır. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin yeniden bağımsız bir kurum haline getirilerek faaliyete geçirilmesini sağlamak amacıyla yapılacak yasal düzenleme ile ilgili bir çalışma grubu oluşturulması önem arz etmektedir. Bu çalışma grubunu oluşturacak üyelerin özellikle enfeksiyon hastalıkları, immünoloji, mikrobiyoloji, parazitoloji, hematoloji, viroloji, mikoloji, biyoloji, farmakoloji, biyokimya, toksikoloji ve benzeri alanlarda uzmanlıkları ve dünyaca kabul görmüş çalışmaları bulunan kişilerden ya da bu alanlarda var olan uzmanlık derneklerinin temsilcilerinden oluşturulması ayrıca özellikle halk sağlığı uzmanlarının danışmanlığının alınması gerekmektedir. Bu çalışma grubunun, dünyadaki güncel standartları da dikkate alarak kurumun organizasyon şemasını ve faaliyetini gerçekleştirebilmesi için gerekli olabilecek modern donanım ve personel sayısını belirledikten sonra ihtiyaç duyulan mali desteğin ve kurumun bütçe planlamasının hazırlanması için bir sağlık işletmeleri yönetimi uzmanı ile bir mali danışmanın desteğini de alması gereklidir. Çalışma grubunun hazırlayacağı bu raporun TTB ve üniversitelerin de görüşleri alınarak revize edilmesinden sonra bir hukuk danışmanı ile birlikte yasa tasarısı haline getirilmesinin faydalı olacaktır. Zekiye Bacaksız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin Tarihçesi Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı 27 Mayıs 1928 gün ve 1267 sayılı yasa tasarısıyla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı olarak T.C. Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi adıyla ülkemizde halk sağlığının korunmasına yönelik üretim, kontrol ve tanı ile ilgili temel laboratuvar hizmetlerini yürütmek üzere kurulmuştur. Meclise gelen tasarıya göre; halk sağlığının korunması için bilimsel gelişmelerin izlenmesi gerektiği, bu yüzden de uzmanlardan oluşan bir kuruma ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Bilimsel araştırmalar için Sıhhiye Vekâletinin teknik bir birimi olarak Hıfzıssıhha kurumunun oluşturulması uygun görülmüş, bunun ülkemizde salgın hastalıklarla mücadele konusuna da büyük yarar sağlayacağı düşünülmüştür. Ayrıca Ankara’da kurulacak bu kurumun en modern cihazlarla donatılacağı, böylece hem dışarıdan gelen her türlü ilacın kontrol altına alınacağı hem de teknik gelişmeleri izlemede yetersiz kalan hekim ve hekim adaylarının buradan yararlanabileceği belirtilmiştir. Tasarı 17 Mayıs 1928 günkü Meclis oturumunda kabul edilmiştir. Bu kanun çerçevesinde Sivas ve Ankara’daki kimyahaneler birleştirilerek hıfzıssıhha kurumu oluşturulmuştur. Kuruluş yıllarında; Bakteriyoloji, Kimyevi Tahlilat, Farmakodinami ve Immünbiyoloji olmak üzere 4 şubeden oluşmuştur. Müessesede çalışmak üzere ilk etapta 14 uzman ile 40 yardımcı görevlendirilmiştir. Ayrıca meteoroloji istasyonu, özel konferans salonu ve bir de kütüphane bulunmaktaydı. Ancak zaman içinde ortaya çıkan yeni sağlık sorunlarına cevap verebilmek amacıyla görev alanı da genişletilmiştir. Müessese ile ilgili 1928 yılında 1267 sayılı yasa tasarısıyla yapılan düzenleme gelişen ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalınca 4 Ocak 1941'de 3959 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi Teşkiline Dair Kanun ile Hıfzıssıhha Enstitüsünün ve Hıfzıssıhha Mektebinin görev, yetki ve sorumlulukları yeniden belirlenmiştir. Daha sonra 14 Aralık 1983 gün ve 18251 sayılı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayınlanan 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Müessesenin ismi “Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı" olarak değiştirilmiş ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluş haline getirilmiş ve bu Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden teşkilatlandırılmıştır. Merkezin bünyesinde Gıda Kontrolü, İlaç Kontrolü, Farmakoloji, Parazitoloji, Su Analizleri, Mikoloji, Bakteriyoloji, Viroloji, Kültür Kolleksiyonu ve Antijen-antiserum laboratuvarı, Devlet’in hakem laboratuvarları Tüberküloz Referans, Biyolojik Kontrol, Frengi teşhisinde TPİ testi, Toksoplazma laboratuvarları ve daha sonraları ilave edilen Hematoloji, Biyokimya ve immünglobülin üretimi laboratuvarlarını yer almıştır. Merkez kurulduğu tarihten 663 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile  2/11/2011 tarihinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna devredildiği yıla kadar birçok alanda başarılı çalışmalar yapmış ve özellikle aşı ve serum üretiminde ülkemizin dışa bağımlılığını ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin Ana Başlıklar Halinde Faaliyetleri
  • 1931 yılında, ağız yoluyla uygulanan BCG Aşısı üretimine başlanmış,
1932 yılında, serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durdurulmuştur.
  • 1933 yılında, Simple Metodu ile kuduz aşısı üretimi yapılmaya başlanmış,
1934 yılında, İstanbul Aşıhanesi, Enstitü bünyesine nakledilerek çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye getirilmiştir.
  • 1935 yılında, Farmakoloji Şubesi kurularak yerli ve yabancı ilaçlar ile diğer hayati maddelerin kontrolü yapılmaya başlanmıştır ve1936 yılında Hıfzıssıhha Okulu açılarak eğitim faaliyetlerine başlamıştır.
  • 1937 yılında, kuduz serumu, 1942 yılında ise tifüs aşısı ve akrep serumu üretimine başlanmıştır.
  • 1947 yılında, Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kurulmuş, enstitü bünyesinde bir aşı istasyonu açılmış ve bu yıldan itibaren deri içi (intradermal) BCG aşısı üretimine geçilmiştir.
  • 1948 yılında, ülkemizde ilk olarak boğmaca aşısı üretimine başlanmış ve aynı yıl içinde, Viroloji ve Virüs Aşıları Şubesi kurularak ilk defa influenza virüsü, New-Castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmalar yapılmıştır.
  • 1950 yılında, İnfluenza Laboratuvarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanınmış ve İnfluenza aşısı üretimine başlanmıştır.
  • 1951 yılında, ilk kez antibiyotiklerin ve bazı vitaminlerin kalite kontrolüne başlanmış ve 1954 yılında, İlaç Kontrol Şubesi kurulmuştur.1958 yılında, ilk kez frenginin modern yöntemlerle teşhisine başlanmıştır.
  • 1965 yılında, ilk kez kuru çiçek aşısı üretimine ve sistematik serum konsantrasyon ve purifikasyonuna başlanmış ardından 1966 yılında, Kolera Referans Laboratuvarı kurulmuş ve 1968 yılında Hematoloji Laboratuvarı, Anti-test Serum Üretimi Laboratuvarı açılmıştır.
  • 1969 yılında, Farmakoloji ve Toksikoloji Şubesi ayrı birimler olarak genişletilmiş ve Pirojen Testi ve Analitik Toksikoloji Laboratuvarları hizmete girmiştir.
1970 yılında, fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimine başlanmışıtır. 1973 yılında Pestisit Laboratuvarı açılarak insektisit, rodentisit ve mollusitlerin ruhsat ve piyasa kontrolleri ile etkenlik ve kalıntı kontrolleri yapılmaya başlanmış, ardından 1974 yılında Mikoloji Laboratuvarı açılmıştır.
  • 1979 yılında Toksoplazma-Listeria ve ASO, Latex Laboratuvarları faaliyete geçmiştir.
  • 1983 yılında, kuru BCG aşısı üretimine başlanmıştır.
  • 1984 yılında, Zehir Danışma Merkezi,1987 yılında ise AIDS Araştırma ve Doğrulama Merkezi açılmıştır.
  • 1987 yılında, İlaç Kontrol Laboratuvarları modernize edilerek teknolojinin en son ürünü olan cihazlar hizmete sokulmuş ve aynı yıl içinde Enstrümental Analiz Laboratuvarı açılmıştır.
  • 1992 yılında, kan ürünlerinin viral inaktivasyonu, 1994 yılında da kan ürünlerinin viral yönden potens kontrolleri başlatılmıştır.