Ölüyoruz… Öldürülüyoruz… Can Güvenliği İstiyoruz!
Ankara'da yaşanan silahlı çatışmanın ardından Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilen yaralılardan birinin yaşamını yitirmesi sonucu hasta yakınları hastane acilindeki sağlık çalışanlarına saldırmıştır. Kendilerini güçlükle hastanedeki bir bölüme kapatan sağlık çalışanları, canlarını zor kurtarmıştır.
Gecesini gündüzüne katarak, uyumadan, dinlenmeden pandemiye karşı büyük risk altında çalışan sağlık çalışanları, bir yandan da hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Sağlık çalışanlarının hayatta kalma mücadelesi sadece covid-19 virüsüne karşı değil, psikolojik ve fiziksel şiddete karşıdır. Sağlık kurum ve kuruluşları her an saldırıya ve şiddete açık kurumlar haline gelmiş, sağlık çalışanları şiddetin gölgesinde hizmet verir olmuştur.
Yıllardır sağlık çalışanlarını değersizleştirecek politikalar izleyen, kullandığı “nefret dili” ile sağlıkta şiddeti körükleyen siyasi iktidar, pandemi döneminde de bu tutumundan vazgeçmemiştir. Siyasi iktidar ve işbirlikçileri sağlık çalışanlarını gözlerini bile kırpmadan hedef göstermişlerdir. İnsanlığın utandığı Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan şiddet görüntülerinin sorumlusu, şiddeti uygulayanlar kadar sağlık çalışanlarını hedef gösteren, sağlığın ticarileşmesini sağlayan siyasilerdir. Ankara Valiliğinin “hasta yakınları ile hastane çalışanları arasında çıkan TARTIŞMANIN fiziki saldırıya dönüşmeden önlendiği…” ne yönelik açıklaması ülkeyi yönetenlerin konuya bakış açısını çıplak bir biçimde ortaya koymaktadır.
Sağlık çalışanlarının sadece gülüşleri değil, yaşamları solmaktadır. Sağlık çalışanları güvenli bir çalışma ortamı istemektedir.
Meclis’ten geçen sağlıkta şiddetin önlemesine ilişkin kanunun şiddete engel olamayacağını Genel Sağlık-İş olarak ifade etmiştik. Sağlık çalışanlarına şiddet olaylarında, sağlık çalışanlarına şiddet gösterenlere verilecek olan cezaların caydırıcı olabilmesi ve şiddetin azalmasına katkı sağlayabilmesi adına yapılacak kanun değişikliklerinin Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda değil, Türk Ceza Kanunu’nda yapılması gerektiğini pek çok platformda dile getirmiştik. Ayrıca sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan kişiler erteleme hükümlerinden faydalanamamakla birlikte Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” hükümlerinde bir değişiklik yapılmadığı için sağlık çalışanına şiddet uygulayan kişilerin bu hükümlerden yararlanmaya devam edeceğinin altını çizmiştik. Üzülerek söylüyoruz ki Genel Sağlık-İş haklı çıkmış, mevcut yasaların sağlıkta şiddete engel olamadığı yaşanan acı tecrübelerle gözler önüne serilmiştir.
Siyasi iktidarın sağlık çalışanlarının canını bile koruyamadığı bir ülkede, hayat kurtaran sağlık çalışanları hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Siyasi iktidar ise film sahnesi izler gibi sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti izlemektedir. Siyasi iktidar, halkın sağlığı için görevli memuru korumak zorundadır. Sağlıkta şiddet ülkemiz ve insanımız adına utanç vericidir. Sağlık çalışanlarının tüm dikkatini salgınla mücadeleye verebilmesi adına siyasi iktidar, bir an önce etkin ve caydırıcı sağlıkta şiddet yasasını çıkarmalıdır. Sağlık çalışanlarının korku değil, onur duyarak yaşayacağı çalışma koşulları derhal sağlamalıdır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti ve seyirci kalanları lanetliyoruz…
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı