Ü
Y
E
L
İ
K

Narin Güran için Adalet İstiyoruz!

Narin Güran için Adalet İstiyoruz! Narin Güran için Adalet İstiyoruz!

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran için adalet talebiyle eylem yaptı.

Konfederasyonumuz üyeleri tarafından “Vatanı Korumak Çocukları Korumakla Başlar” pankartı açarak “çocuklarımızı koruyun”, “adalet”, “Narin İçin Adalet” dövizleri taşıyıp sık sık "Narin İçin Adalet” sloganı attı.

Basın açıklamasına Genel Başkanımız Mehmet Yeşildağ, Genel Sekreterimiz Özgür Aras, Mali Sekreterimiz Hasan Kütük, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur, Büro-İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, Güven Haber-Sen Genel Başkanı Mustafa Yiğit bağlı sendikalarımızın MYK üyeleri, şube başkanları ve üyeleri katıldılar.

Ankara Sakarya Caddesi’ndeki açıklamayı Genel Sağlık-İş Genel Başkanımız Dr. Derya Uğur yaptı. Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Uğur, “Tüm Türkiye 21 Ağustos’tan beri Diyarbakır Bağlar’da Tavşantepe Mahallesi’ne bağlı küçücük bir köyden gelecek güzel bir habere kilitlenmişti. Ne yazık ki acı haberle sarsıldık” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

 “ 21 Ağustos’ta yaşadığı 20 haneli köyde kaybolan 8 yaşındaki dünyalar tatlısı Narin Güran’ın 19 gün sonra cansız bedeni bir çuval içine koyulmuş halde dere yatağında bulundu.

Minik bedeni, terlikleri, kuran kursunda notlarını aldığı defter… Tüm hayatı o küçücük çuvala sığmış ve bir köşeye atılmıştı. Nihayetinde küçük Narin, öldürüldüğü köye gömüldü.

Bu trajedi karşısında Türkiye tek yürek olup ağladı, yas tuttu.

Ancak kederimiz, adalet talebimizi bastırmamalı çünkü Narin kaybolduğu günden beri ortaya çıkan şaibelerin aydınlatılmasını sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var. Koruyamadığımız narin kıza büyük bir adalet borcumuz var.

Birleşik Kamu-İş olarak, kamuoyunda sıkça sorulup yanıt alınamayan şu soruların cevabını istiyoruz:

  • Narin kaybolduğunda yapılan ilk işlerden biri neden yayın yasağı getirmek, yani halkın soruşturmanın adil ve hakkınca yapıldığına dair bilgi almasının önüne geçmek oldu?
  • Narin kaybolduktan 9 gün sonra “Çember daralıyor merak etmeyin” diyen kamu yetkilileri, bu açıklamadan 10 gün sonra cesedin bulunmasını nasıl izah ediyor?
  • Arama ekipleri tarafından 4 kez tarandığı söylenen küçücük derede Narin’in cesedi daha önce nasıl bulunamadı? Ceset, gazetecilerin dahi girmesine izin verilmeyip her karesi takip altında olduğu söylenen o köyde taşınıp oraya sonradan mı koyuldu?
  • AKP Milletvekili Ensarioğlu’nun söylediği “Bizlerin bazen bilmediği, bazen bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile, bizim dostlarımız” sözü ne anlam ifade ediyor. Halkın bilmesi gerektiği halde ondan saklanan ve sadece iktidar partisi mensuplarının bildiği gerçekler mi var? Soruşturmalardaki ilerleyiş ve ciddiyet, kimin kiminle dost olduğuna göre değişiyor mu?
  • Narin’in cansız bedeni bulunduğunda yurdun dört bir yanında düzenlenen Narin için adalet eylemleri polis zoruyla engellenmeye çalışırken, adı Hizbullah ile anılan HÜDA PAR’ın bir yöneticisinin Adli Tıp önünde “Bunlar Avrupa yaşam tarzının bir sonucu” diye saçmalamasına nasıl izin veriliyor?
  • Yeni ifadelerde Narin’in cesedini amcasının kendisine yaptığı 200 bin TL para karşılığında taşıdığını söyleyen bir şahıs olduğu görülüyor. Köydeki tüm şahısların araçları bunca gündür aranmamış mıydı, arandıysa ceset taşınan bir araçta nasıl daha önce bulguya rastlanmadı? Tüm şüphelerin epeydir üzerine yoğunlaştığı Narin’in amcasının aracı ikinci kez neden incelenmek için alındı? İlkinde yapılan incelemeler baştan savma mıydı?
  • Narin’in daha 1 yaşındayken engelli ablasının merdivenden düşüp öldüğü söylenerek apar topar, otopsi dahi yapılmadan defnedildiği iddiaları doğruysa o çocukcağızın ölümüne dair de geriye dönük soruşturma başlatılacak mıdır?

Bu soruların cevabı kamuoyuna açıkça verilmedikçe, Narin’i sadece öldürenler değil bu cinayete göz yumanlar ve ortaya çıkmaması için susanlar da cezalandırılmadıkça adaletten bahsetmek mümkün değildir.

Özetle, Narin’in ablası “merdivenden düşerek” ölüyor, abisi köpeğe işkence eden bir cani, annesi Narin’in ölümüyle alakalı şaibeli ifadeler veriyor, Narin 8 yaşındayken öldürülüyor, tüm köy kim yaptı, neden yaptı biliyor hiç kimse konuşmaya cesaret edemiyor, konuşmaya cesaret eden onurlu azınlık bastırılıyor, Narin öldürüldükten sonra günlerce aranıyor, defalarca bakılan yerde bulunuyor. Bütün bunlar yeterince korkunç değilmiş gibi 8 yaşında bir kızın tabutuna DUVAK seriliyor gerekçesi de “Narin’in gelinlik giymek istemesi…”. Narin yaşamak isterdi. Narin yaşamalıydı…

Adalet istiyoruz! Bir hukuk devletine yakıştığı üzere adaletin herkese ve her olaya aynı ciddiyetle yaklaşmasını istiyoruz! Küçük bir köyde küçük bir kız çocuğunun kaybolduğu haberi gelince herkesin aklından sadece “çiçek toplamaya gitmiştir, dönecektir” diye geçirdiği ve haklı çıktığı bir ülke istiyoruz! İnsanların konuştuğu, susmadığı bırakın bir köyü bir ülke istiyoruz! Kurucusunun dünya çocuklarının hepsine bir bayram hediye ettiği tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde çocukların güvenliğinden endişe etmeden yaşamak istiyoruz! Bu bir vatan meselesidir, büyük önderimiz Atatürk’ten biliyoruz: “Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.”