Bu ülke, başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizin bizlere armağan ettiği, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne göz dikmiş “teröristbaşı”nı dev ekranda konuşturmak kadar şuursuz çok az vaka yaşamıştır. En baştan söylemek gerekirse, A. Öc*lan hala bebek katili ve terörist başıdır. Vatanımıza göz dikenlerin en kirli maşasıdır. Elindeki kan temizlenmeyecektir. O, ülkemize verdiği zararın bedelini HİÇBİR ZAMAN ödeyemeyecektir. Günümüzde eğer, bu şahsın sözüne kıymet verip tüm Türkiye önünde konuşmasına İZİN veriliyorsa inandığınızı söylediğiniz, dilinizden düşürmediğiniz hiçbir değere saygınız yoktur. Dileriz bir gün babasının tabutunun başında daha küçücükken boğazının düğümlenmesinin ne demek olduğunu öğrenen şehit evladına anlatabilirsiniz dev ekranlarda babasının k*tilini barış elçisi diye konuşturduğunuzu... İşte ana muhalefet partisine ve kendinden olmayan herkese “terörist” yaftası yapıştıranların, pkk üzerinden siyaset yaparak iktidara sahip olanların bugün bizi maruz bıraktığı bu tablo bu kadardır.
Öc*lan’ın terör örgütü PKK’ye silah bırakma çağrısı, barış yönünde atılmış bir adım olarak sunulsa da, bu çağrının hangi siyasi ve hukuki zemine oturtulacağı konusunda soru işaretleri mevcuttur. Türkiye'nin, terör ve şiddet sarmalından çıkması hepimizin ortak amacıdır. 40 yıldır PKK ve terörü yakından takip etmeye mecbur bırakılan bizlerin bütün gelişmelere temkin ve hassasiyetle yaklaşması elzemdir. Türkiye’nin geleceği için atılacak her adımın, yalnızca birkaç siyasi grubun çıkarları doğrultusunda değil, tüm halkın ortak menfaatlerine hizmet etmesi gerektiğini vurguluyoruz. Ve aslolan, bu sürecin sonunda ortaya çıkacak neticedir. Çünkü yıllar süren mücadele, bedel ödemekle kazanılacaktır. Toplumun huzuru, sadece bir avuç insanın çıkarlarına göre şekillenemez. Her adım, ülkenin birliğini, dirliğini ve tüm halkın geleceğini gözeterek atılmalıdır. Her adım Cumhuriyet’in temel ilkeleri çerçevesinde, laik ve demokratik bir sistem içinde atılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerine ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık, ülkemizin birliği, beraberliği ve toplumsal barışın en önemli güvencesidir. Demokrasi, özgürlük ve barış ancak laik, çağdaş ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında sağlanabilir.
Toplumumuzun huzuru, güvenliği ve geleceği için tek bir alternatif vardır: Terörle mücadelede tavizsiz bir kararlılık ve adaletin hâkim olduğu bir yaklaşım benimsemek. Terörle müzakere edilmez, terörle mücadele edilir. Her adımımız, demokratik değerlerimize ve ülkemizin temel ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak atılmalıdır. Toplumsal barış ancak bu temeller üzerine inşa edilebilir. Genel Sağlık-İş olarak bizler, ülkemizin her köşesinde, her bireyinin güvenliğini ve haklarını savunarak, terörün ve şiddetin son bulduğu, demokratik, laik ve adil bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ata’mızın söylediği gibi “Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır.”