Ü
Y
E
L
İ
K

Kriz ve Kadın Sağlık Çalışanları Anketi: 4’de 3’ü Borçlu

Kriz ve Kadın Sağlık Çalışanları Anketi: 4’de 3’ü Borçlu Kriz ve Kadın Sağlık Çalışanları Anketi: 4’de 3’ü Borçlu
Genel Sağlık-İş tarafından yapılan “Kriz ve Kadın Sağlık Çalışanları” araştırması, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde pandeminin ve ekonomik krizin kadın sağlık çalışanları üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır.  Yüzde 78’i borçla yaşayan kadın sağlık çalışanları, elektriğinden, doğalgazından, gıda harcamalarından kısıntıya gitmiştir. İş yerlerinde şiddete uğrayan, fazla mesaiye kalan, görevleri dışında işlerde çalıştırılan kadın sağlık çalışanlarının yüzde 57’si yurtdışında çalışmak istemektedir. Genel Sağlık-İş tarafından her yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yayınlanmak üzere yürütülen araştırmanın bu yılki teması ekonomik kriz olarak belirlenmiştir. Pandeminin yorgun kahramanları, kadın sağlık çalışanları Kadın sağlık çalışanlarının yarısından fazlası pandemi sürecinde doğrudan görev almıştır. Bu çerçevede pandemi servislerinde geçici çalışanların oranı yüzde 24,1 iken sürekli çalışanların oranı ise yüzde 23,2’dir. Katılımcıların yüzde 8,9’u filyasyon ekibinde görev aldıklarını belirtmiştir. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 46,2’si en az bir kez Covid-19 hastalığını geçirmiştir. Hastalığı birden çok kez geçirenlerin oranı ise yüzde 2,9’dur. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 50’si pandemi sürecinde fazla mesaiye kalmaktadır. Yüzde 61,2’lik bir kesim belirtilen dönemde nöbet uygulamalarında yasalarla belirlenen sınırların dışına çıkıldığı kanısındadır. Pandemide şiddet daha da arttı Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 88,4’ü pandemi sürecinde fiziksel ve ruhsal sağlıklarını etkileyen faktörlere maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 66,5’i sözlü, yüzde 1,3’ü ise fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Katılımcıların çok büyük bir bölümü (yüzde 92,8) sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının pandemi sürecinde arttığı düşüncesindedir. Kadın sağlık çalışanlarının neredeyse tamamı (yüzde 98,9) sağlıkta şiddet olaylarına yönelik olarak alınan önlemlerin yetersiz olduğu düşüncesindedir. Pandemide kadın sağlık çalışanlarının fiziksel/ruhsal sağlığı etkileyen faktörler arttı  Pandemi, beklendik şekilde kadın sağlık çalışanlarının psikolojilerini olumsuz etkilemiştir. Bu çerçevede, katılımcıların yüzde 11,6’sı bu süreçte psikolojik destek alırken yüzde 15,6’sı psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu halde maddi olanaklarının yetersizliği nedeniyle bu gereksinimini karşılayamamıştır. Kadın sağlık çalışanlarının aylık düzenli iş ve hane gelir düzeyleri düşüktür. Kadın sağlık çalışanlarının hem aylık düzenli iş gelirleri hem de aylık düzenli hane gelirleri alt ve alt orta gelir düzeylerinde yoğunlaşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre kadın sağlık çalışanlarının yarısından fazlasının aylık düzenli hane geliri 7.000-9.750 TL arasındadır. Bunu yüzde 31,2 ile 4.250-7.000 TL aralığı izlemektedir. Üst-orta ve üst gelir düzeyindeki kadın sağlık çalışanlarının oranı ise yüzde 20’nin altındadır. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 78,1’i borçlu Borçlanma açısından bir değerlendirme yapıldığında, kadın sağlık çalışanlarının yüzde 78,1’inin gündelik yaşamın devamı için borçlanmak durumunda kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumun aksi yönünde görüş belirtenlerin oranı yüzde 21,9’tur. Öte yandan, kadın sağlık çalışanları içerisinde kredi kullanıcı olanların oranı ise yüzde 84,4’tür. Kriz ve kadın sağlık çalışanları Kadın sağlık çalışanlarının Türkiye’de yaşanan ekonomik krizle ilgili tavırları açıktır. Araştırma sonucunda ulaşılan ve kadın sağlık çalışanlarının yüzde 98,9’unun Türkiye ekonomisinin krizde olduğunu düşündüklerini işaret eden oran bu açıklamayı somutlaştırmaktadır. Ayrıca kadın sağlık çalışanları yine aynı oranda ekonomik krizin etkilerinin toplumsal düzeyde hissedildiği düşüncesindedir. Kadın sağlık çalışanlarının yakınlarının kriz sürecinde işsizlik deneyimleri Ekonomik krizin toplumsal düzeydeki ilk etkisi şüphesiz işsizliktir. Kadın sağlık çalışanları kamuda istihdam edilmeleri nedeniyle bu riskle karşılaşmadıklarından işsizlik sorunu çalışanlar düzeyinde değil aileleri düzeyinde sorgulanmıştır. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 42,4’ü, ekonomik kriz nedeniyle ailesinden veya arkadaşlarından işsiz kalanlar olduğunu belirtmiştir. İşsizlerin yakınlık düzeyleri incelendiğinde sıralama arkadaşlar (yüzde 43), ikinci derece akrabalar (yüzde 40), birinci derece akrabalar (yüzde 33) ve üçüncü derece akrabalar (yüzde 28,5) şeklindedir. Bu anlamda araştırma sonuçları kriz ve işsizlik arasındaki ilişkiyi açık şekilde somutlaştırmaktadır. Kadın sağlık çalışanlarına göre Türkiye’nin temel sorunu geçim sorunu Ekonomik kriz kadın sağlık çalışanlarının borçlanma sorunlarını derinleştirmiştir. Bu bağlamda, katılımcıların yüzde 35,9’u kriz nedeniyle borç yapılandırmasına gitmiş, yüzde 55,3’ü ise yine ekonomik kriz nedeniyle yeni borçlanma kanalları kullanmak durumunda kalmıştır. Krizde kadın sağlık çalışanları, elektriği, doğalgazı, gıda harcamalarını kıstı. Ekonomik kriz, kadın sağlık çalışanlarının yüzde 99,8’inin zorunlu harcamalarının maliyetini arttırmıştır. Kadın sağlık çalışanları en çok hangi harcamaların maliyetinin arttığıyla ilgili soruya sırasıyla elektrik, doğalgaz vb. altyapı harcamaları (yüzde 22,5), gıda harcamaları (yüzde 22,4), temizlik harcamaları (yüzde 21,4), sağlık harcamaları (yüzde 17) ve eğitim harcamaları (yüzde 16,7) yanıtını vermişlerdir. Bunun yanında, araştırma kapsamında katılımcıların kriz nedeniyle kısıntıya gittikleri harcamaları da sorulmuştur. Katılımcıların yüzde 98,9’u bu soruya “Evet” yanıtını vermişlerdir. Kısıntıya gidilen harcamaların sıralamasında elektrik, doğalgaz vb. altyapı harcamaları yüzde 59,9’luk bir oranla açık şekilde öne çıkmaktadır. Bunun ardından yüzde 30,9 ile gıda harcamaları gelmektedir. Kadın sağlık çalışanlarının ekonominin düzeleceğine inancı kalmadı Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 97,3’ü resmi kurumların ekonomik gidişatla ilgili verilerini güvenilir bulmamaktadır. Buna ek olarak kadın çalışanların yüzde 79,5’i Türkiye ekonomisinin gelecekte küçüleceğini düşünmektedir. Bunu yüzde 15 ile “durağanlaşacak” yanıtı izlemektedir. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde büyüyeceğini veya durağanlıktan büyümeye geçeceğini düşünenlerin toplamı yalnızca yüzde 4’tür. Kadın sağlık çalışanları görevi dışında işlerde çalıştırılıyor Kadın sağlık çalışanlarının meslek gruplarına göre dağılımları incelendiğinde, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet yargılarıyla uyumlu şekilde yüzde 44,9 oranında hemşirelik seçeneğinin açık şekilde öne çıktığı görülmektedir. Bunun ardından ebe (yüzde 17,9) ve sağlık teknikeri (yüzde 13,1) meslekleri için gözlemlenen oranlar da görece yüksektir. Mesleki açıdan düşünüldüğünde, kadın sağlık çalışanlarının yüzde 85,4’ü eğitimine uygun bir birimde çalıştığı kanısındadır. Benzer şekilde sahip olduğu bilgileri eğitim açısından yeterli bulanların oranı yüzde 86,3’tür. Eğitim ve mesleki bilgi konusundaki bu olumlu görüşler görev tanımı konusunda aynı karşılığa sahip değildir. Gerçekten kadın sağlık çalışanlarının yalnızca yüzde 20’si işyerinde görev tanımına uygun bir işi yaparken yüzde 76,8’lik bir kesim ise bir iş tanımına sahip olmasına rağmen kendisine başka görevler de verildiğini belirtmiştir. Kadın sağlık çalışanlarının çok büyük bir bölümü (yüzde 96), yaptığı iş nedeniyle elde ettiği ücret düzeyini yetersiz bulmaktadır. Bu bağlamda, yüzde 8,9 oranında kadın sağlık çalışanı ek iş yapmaktadır. Kadın sağlık çalışanları yüzde 57’si yurtdışında çalışmak istiyor. Pandemi ile birlikte kamuda sağlık hizmetlerinde çalışanlar açısından güvencesiz çalışma ve gelecek kaygısı temelinde en çok tartışılan konulardan biri yurtdışında çalışma ve istifa etme durumudur. Sonuçlar, kadın sağlık emekçilerinin yüzde 82,3’ünün işiyle ilgili gelecek kaygısı duyduğunu göstermektedir. Buna ek olarak belirtilen gruptakilerin yüzde 57’si yurtdışında çalışmak istemektedir. Bu gruptakilerin yüzde 15,4’ü yakın zamanda yurtdışında çalışmakla ilgili hazırlığa başlamıştır. Son olarak, katılımcıların yüzde 20,5’i görevinden istifa etmeyi düşünmektedir. Güvencesiz çalışma ve gelecek kaygısı ile ilgili bu olumsuz koşullara rağmen kadın sağlık çalışanları için kamu hala ilk seçenektir. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 67,1’i seçme şansı olsa yine kamu sektöründe çalışacağını belirtmiştir. Bunun aksi yönünde fikir beyan edip özel sektörü tercih edeceğini belirtenlerin oranı ise yüzde 29,7’dir. Kadın Sağlık Çalışanlarına Göre Sağlık Çalışanlarının Toplumdaki Saygınlığı Açıklanan bu koşullar altında kadın sağlık çalışanlarının neredeyse tamamı (yüzde 97,3) sağlık personelinin toplumda gereken saygınlığa sahip olmadığını düşünmektedir. Benzer şekilde yüzde 94,9’luk bir kesime göre ise bu saygınlık son beş yıl içerisinde daha kötüye gitmiştir. Kadın sağlık çalışanlarına göre politika yapıcıların sorunların farkındalıkları Kadın sağlık çalışanlarının neredeyse tamamı (yüzde 99,6) sorunlarının politika belirleyiciler tarafından yeterince algılandığı düşüncesinde değildir. Bu doğrultuda katılımcıların yüzde 94,5’i mesleki anlamda yaşadıkları ekonomik, sosyal ve özlük haklarına dair sorunların yakın gelecekte çözülmeyeceği kanısındadır. GENEL SAĞLIK-İŞ GENEL BAŞKANI DR. DERYA UĞUR: Genel Sağlık-İş’in kamuoyu araştırması sonuçlarına göre, kadın sağlık çalışanlarının neredeyse tamamı yaptığı iş nedeniyle elde ettiği gelirin yeterli olmadığını düşünmektedir. Genel Sağlık-İş’in anket sonuçları, sağlık hizmetlerinde çalışan kadınların en büyük sorunun geçim sıkıntısı olduğunu gözler önüne sermektedir. Ekonomik kriz sürecinde artan maliyetler kadın sağlık çalışanlarının aylık ortalama iş ve hane gelir düzeyleri ile borçlanma durumlarıyla birlikte düşünüldüğünde daha anlamlı hale gelmektedir. Gelir düzeyleri alt ve alt-orta gelir gruplarında konumlanan, gündelik yaşamın devamı için borçlanma eğilimi yüzde 80’lere yaklaşan, kredi kullanma oranı ise bu düzeyi de aşan kadın sağlık çalışanları kriz sürecinde çok ciddi bir geçim sıkıntısı sorunuyla karşı karşıya kalmış durumdadır. Kadın sağlık çalışanları, krizin etkilerini doğrudan hissetmektedir. Bu çerçevede, kadın sağlık çalışanlarının neredeyse tamamının zorunlu harcamalarının maliyetleri kriz sürecinde artmış ve yine katılımcıların tamamına yakını bu harcamalarında kısıntıya gitmişlerdir. Kadın sağlık çalışanları ekonomik gidişatla ilgili olarak resmi kurumlar tarafından yayınlanan verilere güvenmemektedir. Bunun yanında, ekonomik gidişatın açık şekilde kötüleşeceği düşünülmektedir. Her 10 kadın sağlık çalışanından 8’inin gelecek kaygısı bulunmaktadır. Pandemi sürecinde kadın sağlık çalışanlarının yaklaşık yüzde 15’i psikolojik destek almak istemiş ancak yeterli ekonomik güce sahip olmadığı için bunu başaramamıştır. Buna ek olarak kadın sağlık çalışanları, sağlıkta şiddetin olağanlaştığını, konuyla ilgili alınan önlemlerin yetersiz olduğunu ve bu temeldeki sorunların pandemi sürecinde derinleştiğini belirtmişlerdir. Araştırma sonuçlarına göre bu sorunlar karar alıcılar tarafından yeterince algılanmamakta ve nedenle sorunların çözüleceği düşünülmemektedir. Tüm bu olumsuz tablonun sonucunda kadın sağlık çalışanlarının yarısından fazlası yurtdışında çalışmak istemekte, yüzde 15,4’ise bu konuda harekete geçmiş durumdadır. Her 5 kadın çalışanından 1’i görevinden istifa etmeyi düşünmektedir. Genel Sağlık-İş’in araştırma sonuçları da göstermektedir ki, umudu tükenen sağlık çalışanları geleceğini yurt dışında aramaktadır. "Bir milletin kadınları gelişiminin ölçüsüdür" Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet ülkemizde giderek artmaktadır. Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın cinayete kurban giderken, şiddetle mücadelenin hukuki temellerini zayıflatacak, şiddet eylemlerinin faillerini cesaretlendirecek bir kararla, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi fesih edilmiştir. Kadın haklarına yönelik koruyucu ve şiddeti önleyici önlemlerin artırılması gerekirken, Cumhuriyetin kadın devriminin Türk kadınına tanıdığı haklar, son yıllarda giderek artan bir şekilde aşındırılmaya çalışılmaktadır. Atatürk Devrimleri ve Cumhuriyet projesi, kadınının toplumda hak ettiği yere gelebilmesi için sosyal, kültürel, hukuk ve eğitim alanlarda reformlara yer vermiş, kadınla erkeğin eşit şartlarda yürümesi hedeflenmiştir. Kadınların refah düzeyinin artması sadece kadının değil toplumun refahı için büyük önem arz etmektedir. Ulusumuzun refahı için kadınların güçlendirilmesi, çalışma hayatına etkin katılımı, eğitim, sağlık, siyaset gibi tüm alanlarda fırsat eşitliğinin sağlanması gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için örgütlü mücadeleye olan inancımızla; başta Sendikamız Genel Sağlık-İş ve Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalarımızın üyesi emekçi kadınlar olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz. Kriz ve Kadın Sağlık Çalışanları Araştırması Raporu için tıklayınız