Konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş, 3 Ocak 2025 enflasyon
verileri ile ilgili TÜİK önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Ülkedeki ağır
ekonomik kriz koşullarına rağmen TÜİK enflasyonu gerçekte olduğundan daha düşük
göstermeye devam etmektedir. Kamu çalışanlarına zam olarak sunulmaya çalışılan,
gerçekte ise ekonomiyi yönetemeyenlerin alım gücündeki erimeyi telafi yöntemi
olan altı aylık enflasyon ödemesi, gerçek enflasyonun yanında adeta deryada
damla kalmıştır. Zaten derin bir geçim sıkıntısının içinde olan kamu emekçisi,
hayal ürünü olan bu enflasyon oranıyla ve sözde yetkili konfederasyonun eseri
olan toplu sözleşmeler nedeniyle, yeni yılı çok daha ağır ekonomik koşullarda
karşılamıştır. Açıklanan verileri protesto etmek amacıyla düzenlenen basın
açıklamasına Sendikamız Genel Sağlık-İş Genel Sekreteri Veli Can Karabacak,
Genel Hukuk ve TS Sekreteri Yalçın Çiftçi ve Ankara il yönetimimiz katılım
sağlamıştır.
Basın açıklamasını Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Kara
yapmıştır.
Basın açıklaması;
Bugün burada sadece bir basın açıklaması yapmak için değil, bir suçu ifşa etmek
için toplanmış bulunuyoruz. Bugün burada sadece bir emek örgütü olarak değil,
sınıfımız adına ülkenin en büyük hırsızlığını işaret eden koca bir işaret
parmağı olarak bulunuyoruz. Ve bugün, önünde durduğumuz bu bina sadece TÜİK
binası değil aynı zamanda bir olay mahallidir.
Çünkü uzun bir süredir saygın ve şeffaf bir devlet kuruluşu
olarak değil, iktidarın istediği rakamları açıklama enstitüsü gibi çalışan
TÜİK, açıkladığı rakamlarla bir kez daha çalışan nüfusun zaten küçülmüş olan
lokmasını da elinden almıştır.
İnsanlarımızın sebze ve meyveyi bile taneyle aldığı, et
giren evin artık zengin evi sayıldığı, barınma ve beslenme gibi en temel hak ve
ihtiyaçları karşılamanınbile lüks haline geldiği bu ekonomik iklimde, TÜİK
aralık ayı enflasyonunu yüzde 1,03 olarak belirlemiştir. “TÜİK HARİKALAR
DİYARINDA” dedirten bu rakam sayesinde, bir önceki ay yüzde 47,09 olan resmi
yıllık enflasyon, yüzde 44,38 inmiş gibi gösterilmiştir.
Böylece kamu çalışanlarına zam olarak sunulmaya çalışılan,
gerçekte ise ekonomiyi yönetemeyenlerin alım gücündeki erimeyi telafi yöntemi
olan altı aylık enflasyon ödemesi, gerçek enflasyonun yanında adeta deryada
damla kalmıştır. Zaten derin bir geçim sıkıntısının içinde olan kamu emekçisi,
hayal ürünü olan bu enflasyon oranıyla ve sözde yetkili konfederasyonun eseri
olan toplu sözleşmeler nedeniyle, yeni yılı çok daha ağır ekonomik koşullarda
karşılamıştır.
Bu hırsızlığa bu organize yalanlara karşı hakikat ve emek
mücadelesi vermek Birleşik Kamu-İş olarak görevimizdir. O yüzden gelin biraz da
gerçeklerden bahsedelim:
Yargı kararına rağmen madde sepetini onlarca aydır
açıklamadığı için enflasyonu nasıl bulduğu hala bilinemeyen TÜİK’in açıkladığı
rakam ile gerçekler arasında derin bir uçurum vardır.
Gerçeği ise
konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’in AR-GE birimi kapsamlı raporuyla ortaya
koymaktadır.
Değerli Basın mensupları,
Aralık ayının gerçeği
şudur: Açlık sınırının bir önceki aya göre 691 lira arttığı aralıkta gıda
dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 677 liralık artışla 47
bin 792 liraya çıkmıştır. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise
önceki aya göre 1367 lira artmıştır.
2024 yılının tamamında ise açlık sınırı 6 bin 773 lira, gıda
dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 17 bin 438 lira ve
yoksulluk sınırı 24 bin 211 liralık artış kaydetmiş,Yeni açıklanan asgari ücret
dahi daha şimdiden açlık sınırının altında kalmıştır.
Çarşıda pazarda hissedilen enflasyon 3 rakamlı hanelere
ulaşmıştır. Vergi, harç ve cezalar ortalama yüzde 55, konut kiraları ise yüzde
65 artmış, Ülkedeki kira ortalaması 19 bin liraya yükselmiştir.
2024 aralık ayında bir önceki aralık ayına göre kuru
bakliyat yüzde 29.4, sadece et-yumurta fiyatları bile kasım ayına oranla aralık
ayında yüzde 2’den fazla zamlanmışken TÜİK’in adeta mucizevi biçimde bulduğu
enflasyon oranını mantıkla açıklamak imkansızdır.
Tüm mal ve hizmetlere daha yeni yılın ilk gününden zam
yağmaya başladığı bir ekonomik iklimde, kamu emekçisinin ücret artışının bu
hayali rakamlara göre yapılması asla kabul edilemez.
Reddedilemez bu gerçekliğe rağmen yüzde 6’dan ibaret olan
toplu sözleşme artışı ve TÜİK’in hayali enflasyon oranı nedeniyle en düşük
memur maaşı, konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’in AR-GE biriminin hesapladığı
46 bin 837’lik yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. Yani kamu emekçisinin
tek başına ailesini geçindirebilmesi şöyle dursun, ikisi de kamu emekçisi olan
bir çift ancak birlikte yoksulluktan bir nebze kurtulabilmektedir.
Ekonomi konusunda otorite niteliğindeki kamu kurumlarının
enflasyon beklentilerini dahi sistematik olarak revize ettiği, mal ve fiyat
artışları, dolar kuru yükselişleri, dolayısıyla alım gücünde oluşacak erimenin
öngörülemediği bu kriz ortamında TÜİK’in açıkladığı hayali rakamlara göre ücret
arttırmak, milyonlarca kamu emekçisini açlığa mahkûm etmektir. Bunu kabul
etmemiz mümkün değildir.
Birleşik Kamu İş olarak, kamu emekçisinin ve emeklisinin
emeğinin görmezden gelinmesine müsaade etmeyeceğiz. Oturdukları görüşme
masalarında kamu emekçisinin alın terini iktidardan alacağı aferin uğruna hiçe
sayan sarı konfederasyonlara inat, tüm kamu emekçilerinin ve emeklilerinin sesi
olacağız.
TÜİK’in yalanlarını deşifre etmeye, toplumda bu konudaki
haklı itirazı örgütlemeye, can yakıcı ekonomik gerçekleri, yalanlarla örtmeye
uğraşanlara inat mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Şimdi elimizdeki mumları bu olay yerine koyacağız. Burada
vermek istediğimiz iki mesaj çok net:
TÜİK, açıkladığı bu hayali rakamlarla kamu emekçisinin enkaz
durumundaki hane ekonomisine mum dikmiştir, alım gücümüzün daha da küçülmesine
zemin hazırlamıştır.
Kadim Anadolu öğretilerinin dediği gibi: Yalancının mumu
yassıya kadar yanar!
Birleşik Kamu İş olarak söz veriyoruz: yalancıların
mumlarını emekçilerin gücüyle söndüreceğiz.
Ülkedeki ağır ekonomik kriz koşullarına rağmen TÜİK
enflasyonu gerçekte olduğundan daha düşük göstermeye devam etmektedir.
TÜİK'in verilerine göre Aralık'ta enflasyon aylık yüzde 1,03
yıllık yüzde 44,38 oldu. Gerçekte ise üç haneli oranlarda seyreden enflasyon
memurları, ücretli çalışanları, emeklileri, yoksulları ezip geçmektedir.
Konfederasyonumuzun araştırmasına göre son altı aylık
enflasyon %50,6 artarken son bir yıllık dönemde ise %100,2 arttı. Aralıkta gıda
fiyatları %6,2 arttı. Açlık sınırı 16
bin 483 liraya, yoksulluk sınırı da 46 bin 837 liraya yükselmiştir.
Kamu çalışanlarına zam olarak sunulan, altı aylık enflasyonun %37,57’lık farkı
ile %29,78’lik enflasyon farkı zammı artı %15 oranındaki toplu sözleşme zammı
da yaraya merhem olmayacaktır. Ağustos
2023 yılında yapılan toplu sözleşme zammının yetersiz kalacağını belirtmiştik.
Bir kez daha aynı tablo yaşanmış kamu çalışanları enflasyona ezdirilmiştir.
Biz önceki yıllarda yaşadığımız kayıpların telafi
edilemediği gibi iktidar memura hak ettiği zammı yapmamak için TÜİK rakamlarına
bir kez daha sarılmıştır.
Ağustos ayındaki toplu sözleşme masasında maddi taleplerinin
hiçbirini kabul ettiremeyen sözde yetkili konfederasyon, iktidarın verdiği
yüzde 15’lik zammı yüksek enflasyon kılıfına sararak kamu çalışanlarına ve
emeklilerine yüzde 49.25 gibi yansıtacaktır.
Masaya üç ayda bir
zam ve üç ayda bir enflasyon farkı talebiyle oturup hiçbir talebini kabul
ettiremeyen sözde yetkili konfederasyon “övüneceği” yüzde 49,25’lik zammın
sadece 15 puanlık kısmı toplu sözleşmeyle alındı. Geri kalan 29,78 puanlık
kısım enflasyon farkından kaynaklanmaktadır.
Siyasi İktidar, TÜİK aracılığıyla kamu emekçilerinin
haklarını gasp ettiği gibi, her ay daha da zorlaşan hayat şartlarında,
enflasyon farklarını aylık olarak maaşlara yansıtmayarak kamu emekçilerini
binlerce lira zarara uğratmaya devam etmektedir.
Bizler Birleşik Kamu İş Konfederasyonu üyeleri olarak
diyoruz ki,
Emeğimizi yok sayamazsınız artık yeter.
Maaşlar market kasasında eriyor, ev kirası memurun maaşını
bitiriyor.
Enflasyon farkı zam değildir.
Memurun alım gücünü koruyacak ve yükseltecek zam maaşlara
uygulanmak zorundadır.
Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş zammı, yandaş
konfederasyon ile yapılan mutabakat ve TÜİK’in şaibeli enflasyon rakamları
uyarınca değil, emekçilerin içinde bulunduğu derin yoksullaşma ve alım gücü
kaybı dikkate alınarak yapılmak zorundadır.
İnsanca yaşayacağımız maaş zammını alana kadar mücadelemiz
devam edecektir.
Yaşasın Birleşik Kamu-İş
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz.