Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, kamu emekçilerini açlığa
ve yoksulluğa mahkûm ettirmemek için insanca yaşam taleplerini açıkladı.
Ulus Meydanı’nda düzenlenen eyleme Sendikamız Genel
Sağlık-İş Genel Mali Sekreteri Erman Açıkgöz ve Genel Hukuk ve TİS Sekreteri
Yalçın Çiftçi, Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, MYK üyeleri
Özgür Aras, Hasan Kütük, Şükrü Balun, Ahmet Kürtül, Eğitim-İş Genel Başkanı
Kadem Özbay, Büro-İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, Tarım Orman-İş Genel Başkanı
Şükrü Durmuş ve bağlı sendikaların üyeleri katıldı.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet
Yeşildağ’ın yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
"KAMU EMEKÇİSİNİ İNSANİ KOŞULLARDA YAŞATMAYA YETECEK
ÜCRET ZAMMI BELLİDİR
Kamu emekçisinin maaş zamlarının belirlenmesine sayılı
günler kala milyonlarca emekçi belirlenecek zam oranını beklemektedir.
Son toplu görüşmelerde sarı sendikaların razı olduğu
“buçukluk” zamlar, yanlış ekonomi politikaları sonucu içine düştüğümüz ağır
enflasyon ortamı nedeniyle alım gücü günden güne eriyen, ay sonunu getiremeyen
kamu emekçileri, maaşlarında insanca yaşamalarını mümkün kılacak bir oranda
artış beklemektedir.
Bilindiği üzere;
Ocak 2023 döneminde memur zammı enflasyon farkı ve toplu
sözleşme zammı, yüzde 8 olarak belirlenmişti. Temmuz 2023 döneminde ise toplu
sözleşme zammı yüzde 6’da kalmıştı. Yani yüzde 8'in üzerindeki 6 aylık
enflasyon oranına yeni yüzde 6'lık toplu sözleşme zammı eklenerek 6 aylık memur
zammı belirlenecektir. Bu rakamlara refah payı dahil değildir. Rakamlarla ve
gerçeklerle oynayan TÜİK Haziran ayı enflasyon açıklamasından sonra kamu
emekçilerinin zam tutarları netleşecektir.
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimden önce
can havliyle verdiği “en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı” vaadi hala
kulaklardadır.
Dolayısıyla gelinen noktada, kamu emekçisine verilen tüm
sözlerin bugün ki koşullar göz önüne alınarak yerine getirilmelidir.
Kamu emekçisinin haklarının savunucusu olan Birleşik Kamu-İş
Konfederasyonu olarak altını çiziyoruz:
Konfederasyonumuzun AR-GE birimi tarafından yapılan güncel
araştırmalar, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 32 bin liraya
dayandığını ortaya koymaktadır. İşsizlik oranını geri çekmeye yönelik kamusal
adımlar atmayıp hanede çalışan insan sayısının düşmesine neden olan iktidar,
tam da bu nedenle en düşük memur maaşını en az yoksulluk sınırı olan 32 bin
lira olarak belirlemelidir.
Memur maaşı, yoksulluk sınırının altında kalmamalı devlette
çalışan emekçiler derin yoksulluğun pençelerine itilmemelidir.
Enflasyon oranı, ülkede çalışan nüfusun ücret zammından,
kira artış oranlarına kadar birçok hayati konunun belirleyenidir.
Bu yüzden enflasyon ölçme işi TÜİK’in yaptığı gibi hayali marketlerden alınan fiyatlarla, seçim zamanı bedava dağıtılan doğalgazı seçim sonrasında emekçiye ödettiren arka kapı oyunlarıyla, hangi ürünlerin yer aldığı mahkeme kararına rağmen açıklanmayan bir garip alışveriş sepetiyle belirlenemez. Geçim derdi de, yoksulluk da bu kadar ciddiyetsiz biçimde görmezden gelinemez. Enflasyon ölçme işlemleri aylık olarak, bilimsel yöntemlerle ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde şeffaf olarak yapılmalıdır. Belirlenen bu gerçek enflasyon oranları, yine aylık olarak kamu emekçilerinin ücretine yansıtılmalı, “Halkımızı enflasyona ezdirmiyoruz” tekerlemesi bir kez olsun ete kemiğe büründürülmelidir.
Kamudaki çalışma yaşamında memur-işçi arasında gelir
adaletsizliği oluşturulmuştur. İşyeri hiyerarşisine, çalışma barışına ve akla aykırı
biçimde çoğu memur, işyerindeki işçi arkadaşından daha düşük ücret alır hale
gelmiştir.
Hastanedeki temizlik personelinden daha az ücret alan memur,
okulundaki aşçıdan daha az ücret alan öğretmen gibi sayısız örnekle ortaya
koyulabilecek bu ucube tablo, işyerlerindeki çalışma barışını da
baltalamaktadır.
Burada soru, kamuda çalışan işçi kardeşimizin neden o ücreti
aldığı değil, memur sıfatıyla emek verenlerin neden alamadığıdır. Kamudaki işçi
de memur da insani şartlarda yaşayabileceği ücretlere derhal kavuşturulmalı,
kamudaki çalışma yaşamındaki ücret dağılımı adil bir şekilde dengelenmelidir.
Kimsenin şüphesi olmasın ki Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, seçim zamanı verilen vaatlerin de, kamu emekçilerinin geçim sıkıntısı başta olmak üzere acil çözüm bekleyen sorunlarının da takipçisidir. Kamu emekçisinin sırtında her gün biraz daha ağırlaşan bu yükün altında ezilmemesi ve fedakârca verdiği emeklerin tam karşılığını alabilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğimizin altını çiziyoruz."