Kadın Sağlık Çalışanlarının Çalışma Hayatında Karşılaştığı Sorunlar Katlanarak Büyümektedir
1857 tarihinde tekstil fabrikasında sadece daha iyi koşullarda çalışmak isteyen kadın işçilerin başlattığı grev şüpheli bir yangınla son bulmuş, 129 kadın işçi yangında hayatını kaybetmiştir. “Eşit işe eşit ücret” ve daha iyi koşullarda çalışmak isteyen kadınların anısına 8 Mart tüm dünyada “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak anılmaktadır.
Aradan geçen 166 yılda kadın hakları alanındaki ilerlemelere karşın, toplumsal cinsiyet eşitsizliği giderilememiştir. Dünyanın her yerinde kadınlar ayrımcılığa uğramakta, şiddete maruz kalmakta, öldürülmekte, çalışma hayatının dışında bırakılmakta, erkeklere göre daha az ücretle çalıştırılmaktadır. Çalışma hayatında yaygın yaşanan sorunlar, cinsiyetçi yaklaşımlar nedeniyle kadınlar için daha ağır seyretmektedir.
Hekiminden, hemşiresine, teknisyeninden, tıbbi sekreterine, hasta bakıcısından, temizlik personeline en çok kadın çalışanın istihdam edildiği sağlık sektöründe de toplumdaki cinsiyet eşitsizliğinin tüm etkileri ile mücadele edilmektedir.
Büyük risk altında hizmet üreten, nöbet tutan, yoğun ve stresli çalışma ortamlarına maruz kalan, yetersiz dinlenme süreleri, yetersiz dinlenme alanları, çalışma saatlerinde yeterli ve dengeli beslenememe gibi sorunlarla baş etmeye çalışan kadın sağlık çalışanlarının, çalışma hayatında karşılaştığı sorunlar katlanarak büyümektedir.
Hizmetin 7/24 devamlılık gerektirdiği sağlık kuruluşlarında yoğun iş yükü, uzun çalışma saatleri ve nöbet uygulaması, aynı zamanda anne olan kadın sağlık çalışanını, yoğun stres ile karşı karşıya bırakmaktadır. Kadın sağlık çalışanları, aile ve iş yaşamı arasında denge kurma sorununu daha da belirgin yaşamaktadır.
Tükenmişlikten kaygı bozukluklarına, depresyondan stres bozukluğuna kadar birçok psikolojik sorun yaşayabilen kadın sağlık çalışanlarının, cinsiyet temelli sorunları çözüme kavuşturulmalıdır.
Sağlık hizmeti sunan kurumlarda, 24 saat hizmet veren kreş ve bakımevi hizmeti sunulmalıdır. Bu hizmetlerin sunulamadığı durumlarda, ekonomik destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Kadın sağlık çalışanlarının yönetim kademelerinde eşit temsiliyeti sağlanmalıdır.
Kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı en büyük sorunlardan biri de şiddet olaylarıdır. Sağlıkta şiddete sıfır tolerans gösterilmeli ve sağlıkta şiddeti önleyecek etkili bir şiddet yasası çıkarılmalıdır.
Kadın sağlık çalışanları, deprem bölgesinde de çocuklarını çadırda bırakmanın verdiği kaygı, yakınlarını kaybetmenin verdiği acı, sevdiklerine ulaşmamanın yarattığı endişeye rağmen bir can daha kurtarmak için cansiperane çalışmıştır ve hala hizmet üretmeye devam etmektedir.
Kadınların siyasal, toplumsal ve ekonomik hayattaki tüm karar alma süreçlerinde yer alması, kadına yönelik bedensel ve ruhsal şiddetin sona ermesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi siyasi iktidarın sorumluluğudur.
Kadın haklarına yönelik koruyucu ve şiddeti önleyici önlemlerin artırılması gerekirken, Cumhuriyetin kadın devriminin Türk kadınına tanıdığı haklar, son yıllarda giderek artan bir şekilde aşındırılmaya çalışılmaktadır. Atatürk Devrimleri ve Cumhuriyet projesi, kadınının toplumda hak ettiği yere gelebilmesi için sosyal, kültürel, hukuk ve eğitim alanlarda reformlara yer vermiş, kadınla erkeğin eşit şartlarda yürümesi hedeflenmiştir.
Kadınların refah düzeyinin artması sadece kadının değil toplumun refahı için büyük önem arz etmektedir. Ulusumuzun refahı için kadınların güçlendirilmesi, çalışma hayatına etkin katılımı, eğitim, sağlık, siyaset gibi tüm alanlarda fırsat eşitliğinin sağlanması gerekmektedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için örgütlü mücadeleye olan inancımızla; başta Sendikamız Genel Sağlık-İş ve Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalarımızın üyesi emekçi kadınlar olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.
Derya Uğur
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı