Ü
Y
E
L
İ
K

İstanbul Sözleşmesi’ne ve Kadına Dokunma!

İstanbul Sözleşmesi’ne ve Kadına Dokunma! İstanbul Sözleşmesi’ne ve Kadına Dokunma!
11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan (Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir) ve ilk imzalayan ülke olduğumuz için gurur duyduğumuz Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi kısaca İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi bakımından oldukça önemli bir adım olmuştur. Bu sözleşmeye dayanarak 8 Mart 2012 tarihinde iç hukukumuzda düzenleme yapılarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarılmıştır. Bu düzenlemeler tam olarak uygulandıkları takdirde kadınların korunması için güvence niteliğindedir. Ancak maalesef son zamanlarda AKP hükümeti 2011 yılında yine kendisinin iktidarda olduğu dönemde imzalamış olduğu bu sözleşmeden çekilme arayışları içine girmiştir. Basında AKP’nin sözleşmenin 4/3. maddesinde geçen “cinsel yönelim” ifadesinden rahatsız olduğu, sözleşmedeki bazı ifadelerin ve maddelerin Türk aile yapısına ve ahlaki değerlere aykırı olduğu yönünde görüşler olduğu yer almıştır. Yine basına yansıyan haberlere göre AKP’de 13 Temmuz sabah saatlerinde Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş başkanlığındaki toplantıyla başlayan İstanbul Sözleşmesi mesaisi, gece 02.00’de biten MYK toplantısıyla son bulmuş ve AKP’li Cumhurbaşkanı toplantıda “Sözleşmeye tepki var. Uygulama hatalı. Halkın sesine kulak vermeliyiz” değerlendirmesini yaparak, sözleşmeden çekinilmesi gerektiğini belirtmiştir. Toplantıda yapılan oylama neticesinde kesin kararın 24 Temmuz’da Ayasofya’nın açılmasının ardından, 5 Ağustos’ta düzenlenecek MYK toplantısında verilmesi benimsenmiştir. AKP iktidarı, 9 yıl önce kendisinin imzaladığı ve taraf olduğumuz uluslararası nitelikteki İstanbul Sözleşmesi’nden şimdi neden rahatsızdır? Sözleşmeye kimin tepkisi vardır? Bir toplumda kim kadına yönelik fiziksel şiddeti, tecavüz dahil cinsel şiddeti, çocuk yaşta zorla evlendirilmeyi olağan görüp kadının korunmasını engellemek istemektedir? Kim kadına yönelik şiddet uygulayan faili ve sözleşmeyi gereği gibi uygulamaktan kaçınan görevlileri korumaya çalışmakta ve neden İstanbul Sözleşmesine tepki göstermektedir? Bu soruların yanıtı aslında tüm gerçekleri ortaya koymaktadır. AKP’nin siyasi ve toplumsal gerileyişi ve uzantısı olarak temel tercihlerindeki konsolidasyonu sağlama amacı açıktır. Olayın bir başka boyutu ise ekonomik problemlerin Corona pandemisi ile daha da derinleştiği, sağlık emekçisinin ve emeklisinin maaşlarının asgari ücrete yaklaştığı, işsizliğin had safhaya çıktığı, insan haklarının sadece kağıt üzerinde kaldığı bu zorlu günlerde AKP iktidarının gündem değiştirmeye çalışması ve bu esnada çağdışı düşüncelere sahip destekçilerine yaranma çabasıdır. Halkımızın ekonomik yaşam şartlarının giderek ağırlaştığı bir süreçte, kadınlarımız bu süreci farklı boyutlarıyla katlanarak yaşamaktadır. Bu nedenle özellikle böylesi bir dönemde kadınlarımızın çok daha korunaklı olması gerekmektedir. Kadın ve ailenin korunması için yasa çıkarılmak zorunda kalınmasına neden olan süreç hepimizin malumudur. İstanbul Sözleşmesi ve yasanın varlığı kadın ve aile için güvencedir. İktidarın bu kabul edilemez hamlesinin uluslararası hukuk boyutunu ve sözleşmelere bağlılık ilkesinin ihlalinin uluslararası ilişkilerdeki sonuçlarını hatırlatmak isteriz. Ancak asıl olan kadın hakları ve kadının korunması bakımından çağdaş bir ülkenin olmazsa olmazı olan önemli bir sözleşmeden dönmenin kabul edilemez olduğudur. Cumhuriyetimizin kuruluş temellerinde kadın hakları önemli bir yer tutmaktadır. İktidarlara düşen görev bu temellerin güncel gelişmeler doğrultusunda yenilenerek güçlendirilmesidir. Oysa AKP iktidarı adım adım Laik Cumhuriyetimizin temellerini derinden sarsacak kararlara imza etmeye devam etmektedir. Akıl ve mantığın, erkek egemen düşüncenin çağdışılığına tercih edilmesini, bu yanlışın icra edilmemesini ve sözleşmeden dönmek bir yana sözleşmenin tavizsiz olarak daha sıkı bir şeklide uygulanmasını bekliyoruz. Zekiye Bacaksız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı