Isparta Süleyman
Demirel Üniversitesi Hastanesinde 4/B’li sekreter ve destek personeli olarak
görev yapan çalışma arkadaşlarımızın sorunları ile ilgili basın açıklaması düzenledik
ve yetkililerden çözüm bulmalarını istedik. Basın açıklamamızı Sendikamız Genel
Sağlık-İş Genel Dış İlişkiler ve Bilişim Sekreterimiz Veli Can Karabacak okudu.
Basın açıklaması tam metni şu şekilde:
KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA TÜM SORUNLAR
Basına ve kamuoyuna
Kamu emekçileri, 4A, 4/B,4/D gibi sözleşmeli
personeller ayrımına tabi tutulmamalı, tüm kamu emekçileri aynı statüde kadrolu
olarak iş güvencesine sahip şekilde istihdam edilmelidir.
657 Sayılı Kanun’un 4. Maddesinde düzenlenen
istihdam şekilleri tüm kamu görevlilerinin mağduriyetine sebebiyet vermektedir.
Kanunun 4/B maddesine göre çalıştırılan yüz binlerce sözleşmeli personel
uygulanan mevzuatın ve liyakatsiz yöneticilerin mağduru olmaktadır. Devlet
kurumlarında çalışan 4/B'li bir diğer deyişle sözleşmeli personelin “kadro”
sorunu devam etmektedir. Kadrolu ve sözleşmeli personel arasındaki farkın
kanayan bir yara olduğuna dikkat çekiyoruz ve temel sorunlarının; tayin hakkı,
iş güvencesi, derece, kademe, kıdem, puan, maaş farkı, izin farklılıkları
olduğunu belirtiyoruz.
Kanunun 4/D maddesine göre çalışan işçiler ise
Belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan ve kamuda istihdam edilmelerine rağmen
haklarında İş Kanunu hükümleri uygulanan sürekli işçilerdir. Aile birliği,
kademe ve derecesi olmayan, düşük sigorta ve maaşla çalışmak durumunda kalan
tüm istihdam şekilleri zaman kaybedilmeden iş güvencesine kavuşturulmalıdır. Kadrolu
memurlarla aynı işi yapan ancak özlük hakları ve maaş konusunda aynı imkânlara
sahip olamayan tüm personelin sorunları acilen çözülmelidir.
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesinde 4/B’li olarak görev yapan destek personeli ve tıbbi sekreterler
sorunlarına çözüm beklemektedir. Üniversite bünyesindeki emekçiler olarak
bugüne kadar yaşadıkları sorunları hem yazılı hem sözlü olarak ilgililere duyurulmaya
çalışılmıştır. Ancak gelinen noktada sorunların çözülmesi bir yana artarak
devam etmiştir. Sorunların başlangıcı hastanemizde görev yapan 4/B’li destek
personelinin, hastanedeki yönetim sürecinde 4/D’li olarak görev yapan şeflere
bağlanmış olmasından kaynaklanmaktadır.
4/B’lilerin, 4/D’lilere bağlanmasını kabul
etmiyoruz. Her biri farklı kurallara göre çalışan, çalışma ilişkisi içerisinde
farklı istihdam şekilleri arasında kurulan astlık – üstlük ilişkisi akıl
dışıdır. Çözüm adı altında çözümsüzlük dayatılmaktadır.
Hastanemizdeki her ne ad altında olursa olsun
görev yapan emekçiler hem sendikal dayatmaya hem de başka sendikanın
yöneticileri tarafından mobbinge maruz kalmaktadır. Bir başka sıkıntı ise,
hastanemizde nöbetli çalışılan birimlerde olması gereken aylık çalışma
listelerinin tanzim edilmemesi ve görev tanımlarının bulunmamasıdır.
Aylık çalışma listelerinin düzenlenmemiş
olması ve görev tanımlarının bulunmaması ciddi idari ve adli sorunların önünü
açabilecek bir durumdur. Çalışma düzeninin bir listeye bağlı olmadığı gibi
sözel olarak anlık görevlendirmelerle düzenlenmesi personelin hem sosyal
hayatını hem de mesleki motivasyonunu etkilemekte, personeli herhangi bir
soruşturma karşısında güvencesiz ve savunmasız bırakmaktadır. Öte yandan aylık çalışma listelerinin
yapılmaması ve nöbet çizelgelerinde icap nöbetlerinin gösterilmemesi nedeniyle
normal nöbet ücretlerinin %40’ı tutarında ödenmesi gereken icap nöbeti
ücretleri de ödenmemekte, Hastanemizde sağlık hizmeti sunan sağlık emekçileri
hem maddi hem de manevi zarara uğratılmaktadır.
Bilinmelidir ki sağlık emekçileri, pandemi,
doğal afet gibi durumlar ayırt etmeksizin her zaman en ön safta yer alan
çalışanlar olmakla birlikte çalışma hayatı dışında sorumluluklarının olduğu
aileleri ve özel yaşamları da vardır. İdareler, kurumların işleyişlerinde bu
bilinçle hareket etmekle yükümlüdürler.
Üzülerek belirtiyoruz ki;
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesinde çalışanlar arasında ayrımcılık ve bir kısım kamu görevlileri tarafından
iltimas ve kayırmacılık yapılmaktadır, daha da ilerisi Anayasa ve 657 sayılı
Kanunla kamu görevlilerine tanınan tüm haklar yok sayılmaktadır.
Personelin fazla mesai ücretlerinin gelişi
güzel yöneticilerle yakınlık derecesine göre düzenlenmesi kurumda iş barışını
bozmakta, çalışanların çalışma motivasyonunu sekteye uğratmaktadır.
Kurumsal işleyişin yok sayıldığı, personelin
gelişi güzel yönetildiği Hastanemizde baskı ortamı ile kamudan istifalar
yaşanmaktadır. Baskı, mobbing ve angarya ile istifa ettirilen personelin yerine
yeni çalışanlar alınmadığı gibi, mevcut personelin iş yükü artırılmaktadır.
Tasarruf tedbirleri adı altında kamu
kurumlarına personel alımı yapılmayacağı düşünüldüğünde hastaların ve
çalışanların mağduriyeti büyüyecektir. Ancak doğrudan Anayasa uyarınca kamu
hizmetleri memurlar eli ile görülmekte olup idare yeterli kamu personelini
istihdam etmekle yükümlüdür.
Genel Sağlık-İş olarak; buradan ilgililere sesleniyoruz!
1965 yılından bu yana yürürlükte olan 657
Sayılı Devlet Memurları Kanunu, iktidarlar tarafından kendi işlerine gelecek
şekilde defalarca düzenlemiş, adeta yamalı bohçaya dönüştürülmüştür. Bu yasa
biz kamu emekçilerinin bugünkü ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır, o
yüzden de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda, çalışanlar lehine ciddi
değişikliklere gidilmelidir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları
Kanunu, uluslararası sözleşmeler ile kamu emekçileri lehine uyumlu hale
getirilmelidir.
Her bir kamu görevlisi kamu hizmetlerinin
ciddiyetinin bilinciyle liyakat esaslarına uygun olarak hareket etmelidir.
Tüm kurumlarda liyakat esaslı görevlendirme
yapılmalı, her türlü angarya sonlandırılmalıdır.
Devlet, kamu kurum ve kuruluşları ile
üniversite ve sağlık kuruluşları bünyesinde çalıştırılanlar arasında ayrım
yapamaz. Kamuda kadrolu-sözleşmeli-taşeron ayrımı son bulmalıdır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda
düzenlenen tüm istihdam şekilleri kaldırılmalı, kamuda istihdam edilen herkes
kadrolu olarak iş güvencesinden yararlandırılmalıdır.