“Hizmetlerinin Karşılığı Neyse Ödüyoruz” Anlayışı Kabul Edilemez!
Özlük Haklarında ve Çalışma Koşullarında İyileştirme İstiyoruz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün yaptığı açıklamada “Sağlık personelinin ek ödemelerinin 3 aylık zaman diliminde tavanın yüzde 100 oranında olacağını” ifade etmiştir.
Salgın koşullarında, sağlık çalışanlarının çalışma süre ve koşullarında normalin çok ötesinde bir çalışma tempo ve süresi ortaya çıkmaktadır. Sağlık çalışanları gece gündüz demeden salgın koşullarında fedakârca hizmet sunmaya çalışırken, döner sermaye performans üzerinden vaatte bulunulması kabul edilemez.
Sağlık çalışanlarına vaat edilen geçici ek ödeme primi bir kazanım değildir. Özünde karşı çıktığımız döner sermaye, performans uygulaması üzerinden “hediye” verilmesi kabul edilemez. Ayrıca bu uygulama karşı çıktığımız döner sermaye uygulamasındaki eşitsizliği daha da derinleştirmekten ve meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ayrım yapmaksızın tüm basamaklarda tüm sağlık çalışanlarını kapsayan düzenlemeler hayata geçirilmeli; genel bütçeden maaş artışı sağlanmalı, “Tek Maaş! , 4/b-4c gibi sözleşmeli ve kamu dışından sözleşmeli çalışmaya son verilmeli, Tek kadro 4/A memur” sistemine geçilmelidir.
Corona ile Mücadelede Kamusal Sağlık Hizmeti Kazanacak
Salgın süreçleri esas olarak kamusal hizmetin kapsam ve niteliklerine yönelik olarak her şeyin yeni baştan ele alınmasını gerektirecek bir durum yaratmaktadır. Sağlık hizmetleri de bu konuda tam bir turnusol işlevi görecektir. Kamusal niteliği yüksek ülkelerde süreç hem daha iyi yönetilmiş hem de geleceğe dair umut vermiştir. Kamusal sağlık hizmetinden uzaklaşarak, sağlıkta piyasalaşmayı önceleyen başta ABD olmak üzere özelleştirme sürecinde doludizgin giden ülkeler sağlık hizmetinin sunumunda tam bir çöküş yaşamaktadır. Özel sağlık sigortalarında da gerçek farklı değildir. Özel sağlık sigortalarının salgın dönemlerinde yapması gereken ödemeler minimize edilmiştir. Başta test maliyetleri olmak üzere bu çerçevede yapılan ödemeler yüksek katkı payları ile gerçekleştirilebilmektedir.
Özel hastaneler bu sınavdan sıfır almışlardır. Özel Hastaneler, hastaneye gitmekten korkan özel hastalarını kaybederken, salgın ile mücadelede de hiçbir katkı koyamamışlardır. Daha da ötesi personellerini ücretsiz izine çıkarmak zorunda kalmıştır.
Kamusal niteliği yaygın İskandinav ülkelerinde ve Almanya gibi sadece bu alanda hassas ülkelerde, parasal gücün arka planının yanı sıra sağlık çalışanlarının hem toplumsal itibarı hem de ücret düzeyleri oldukça yüksektir. Bu nedenle bu süreçten diğer ülkelere göre daha az yara alarak çıkma şansını bulmuştur.
Sağlık Çalışanlarının Özlük Hakları ve Çalışma Koşulları İyileştirmelidir
Ülkemizde, hem sosyal güvenlik hem de sağlık sisteminin kamusal niteliklerinden arındırılması ve bu sürecin özellikle sağlık hizmet çalışanlarının düşük ücret - aşırı çalışma – esnek çalışma modeli cenderesine itilmesi, sürecin maliyetlerinin sağlık çalışanlarının performansı ile hafifletilmesini oldukça zorlaştırmaktadır.
Nitekim bu tablonun bilincinde olan halkımızda devletin de desteklediği biçimde sağlık çalışanlarını alkışlarla moral destek vermeye başlamıştır. 21:00’de alkış eylemlerinde sıkça dile getirilen “alkış yetmez ikramiye verin” anlayışı ne yazık ki, genel çalışma koşullarının ve ücretlerin yükseltilmesi gündemini gölgelemiştir. Toplum, bu dönemde aşırı çalışmak durumunda kalacak sağlık çalışanlarına özel ek bir ikramiye verilmesi gerektiğinde hemfikir olmuştur. Aslında bu durum sağlık çalışanları açısından temel sorunların çözümü konusunda hafifletici bir adım değil tam tersine sorunların ve açmazların tamamen üzerinin örtülmesine neden olacaktır. Sağlık-Sen ve Türk Sağlık Sen, Sağlık Bakanının açıklamaları sonrasında “yetmez ama evet” diyerek alkış tutmuşlardır.
Genel Sağlık-İş olarak siyasi iktidarı; sağlık çalışanlarının tümünün özlük haklarında ve çalışma koşullarında kalıcı iyileştirme yapmaya çağırıyoruz. Çalışanlar arasında farklı çalışma biçimlerine son verilerek kadrolu, güvenceli çalışma biçimine bir an önce geçilmelidir. Döner sermaye, performans uygulamasının tamamen terk edilmeli, döner sermaye ve sabit ödeme maaşa yansıtılmalı, maaş artışları sağlanmalı, tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak kademeli 3600 ek gösterge artışı sağlanmalıdır. Tüm personeli kapsayan geçmişe etkili 5 yıla 1 yıl yıpranma hakkı verilmelidir. Sağlık çalışanları insan onuruna yaraşır bir yaşam ve çalışma koşullarına kavuşturulmalıdır.
Koruyucu Tıbbi Ekipman Eksikliği Acilen Giderilmelidir
"Sağlık personelimiz içinde corona virüse yakalananlar var" açıklaması yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, “Malzeme eksikliği yok” “Bu söylentiler kasıtlı çıkarılıyor” sözleri gerçekleri yansıtmamaktadır. Sağlık Bakanına soruyoruz; virüse yakalanan sağlık çalışanları nasıl yakalanmıştır? Sağlık Çalışanlarına tam donanımlı koruyucu ekipman ve eğitim verildi mi? Bunlar için geç mi kalındı? Yurdun dört bir yanında hizmet veren sağlık çalışanlarından tıbbi malzeme yetersizliği (eldiven, önlük, tıbbi maske, yüz koruyucu, gözlük, sıvı sabun, alkol bazlı el antiseptiği) konusunda şikâyetler gelmektedir. Ayrıca hastanelerde varsa bile, idareciler tarafından koruyucu tam donanımlı tıbbi ekipmanların kısıtlı verildiği yönünde sağlık çalışanlarından bildirimler gelmektedir. Sağlık personelinin yaşam hakkı öncelikle korunmalıdır. Sağlık personelleri hasta olursa sağlık sistemimiz çöker. Sağlık Bakanlığı tarafından çağrılarımız dikkate alınıp eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi için tüm sağlık hizmeti sunulan kurumlarda denetimlerin artırılması yaşamsal önem arz etmektedir.
Genel Sağlık-İş olarak Corona virüs bulaşan sağlık personelinin bulaş nedenlerinin araştırılarak raporlanmasını, iş kazası kapsamına alınmasını, sadece hastaneler değil, tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında gerekli koruyucu tam donanımlı ekipman ve malzeme eksikliklerinin bir an önce giderilmesini, sağlık çalışanlarının özlük haklarında ve çalışma koşullarında ivedilikle kalıcı iyileştirme sağlanmasını talep ediyoruz.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı