Sağlık Bakanlığı “Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem Planı” çerçevesinde bir kitapçık hazırlayarak, ilgili tüm birimlerde gündeme alınmasını ve bu çerçevede eğitimlere başlanmasını içeren bir yazı yayımlamıştır. Bakanlık, sağlıkta şiddetin çok boyutlu olduğunu kabul etmekle birlikte, sorunun çözümünde sağlıklı bir iletişimin öncelikle ele alınması gerektiğine işaret etmiştir. Ancak, sadece hasta ve hasta yakınları ile kurulacak etkin bir “iletişim” üzerinden sorunların çözülebileceğine inanmak, sağlıkta yaşanan çok boyutlu sorunların üzerinin örtülmeye çalışılmasından öte bir anlam taşımamaktadır.
Bakanlık tarafından hazırlanan kitapçığın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca imzalı sunum yazısında
“Oluşmuş şiddet olayları incelendiğinde pek çok olayın kaynağının doğru iletişim kurulamaması olduğu veya pek çok olayın da doğru iletişim teknikleri ile ortaya çıkmasının engellenebileceği görülmüştür” denilmektedir.
Sağlıkta şiddete bakış açısı bu olunca, kaçınılmaz olarak suçlu bu iletişimi kuramayan sağlık emekçileri olarak görülecektir. Tüm bedellerini sağlık emekçileri ödüyor olsa bile, caydırıcı hiçbir önlem alınmamış olacaktır. Daha da ötesi, sağlıkta şiddet eğilimleri taşıyanlar için bir başka mazeret daha verilmiş olacaktır ve saldırırken sonrasında kendilerini savunurken “sağlık çalışanlarının yeterince iletişim eğitimi almadıkları” suçlaması yönelteceklerdir.
Kitapçıkta etkili dinleme, öfke kontrolü, stres yönetimi, problem çözme teknikleri gibi konularda verilecek eğitimlerin, sorunların önüne geçeceği ve sağlık çalışanlarını şiddetten koruyacağı varsayılmaktadır. Sağlıkta şiddet söz konusu olduğunda iletişim konusu bir durum değil bir sonuçtur. Sağlık hizmetlerinin bütününde çalışanlar ve hizmeti talep edenler arasında yaşananlar, sağlık sisteminin bizzat kendisinden kaynaklanmaktadır.
Kışkırtılmış sağlık tüketimi modeli, bir taraftan hastayı müşteri haline getirirken, diğer taraftan da sağlık sektöründeki katma değeri artırmaya yönelik olarak gerçek ihtiyaçlar değil, “Müşteri Memnuniyeti” öne çıkarılmaktadır. Sağlıkta şiddet söz konusu olduğunda da, “Müşteri her zaman haklıdır” sonucu çıkartılmaktadır.
Günde 30 sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığı bir ülkede, sağlık sistemini biçimlendiren, yönlendiren ve yönetenlerin sağlıkta şiddet konusunda gerçekçi çözümler üretmesi gereklidir. Genel geçer ve yatıştırıcı yaklaşımlar sorunun çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. Ancak öyle görünmektedir ki, sağlık sisteminin organizasyonunda yetki ve güç sahibi olanlar bu konuda oldukça çaresiz kalmaktadır.
Sağlıkta şiddet ile mücadele beraberinde getirdiği toplumsal sonuçları ile birlikte çok boyutlu ele alınması gereken nitelikler taşımaktadır. Kuşkusuz sağlıkta şiddet olgusu, toplumsal yapının güncel ve tarihsel özelliklerinden bağımsız olarak ele alınamayacak kadar toplumsal niteliği yüksek bir konudur. Ancak, sağlıkta şiddet genel şiddet olgularının bir parçası olmakla birlikte, sunulan hizmetin taşıdığı kutsal ve elzem değerler bu konuya yaklaşımda üretilecek çözümlerin her boyutuyla ve kendi özgünlüğünde ele alınarak planlanması ve hayata geçirilmesi zorunludur.
GENEL SAĞLIK-İŞ olarak; sağlıkta şiddet riskini artıran faktörleri, sağlık hizmeti sunulan mekân ve birimlerde farklı özellikler barındırmakla birlikte genel olarak şu ana başlıklarda sıralıyoruz;
- 24 saat kesintisiz hizmet verilmesi
- Stresli aile üyelerinin varlığı
- Aşırı kalabalık ve rahatsız ortamlarda çalışılması
- İlaç, alkol ya da şiddet öyküsü olan psikiyatri hasta tanısı almış olanlarla çalışmak
- Vardiyalar halinde çalışma koşulları
- Sağlıkta hizmet maliyetinin azaltılması ihtiyacına yönelik uygulamalar
- Saldırgan davranışla baş etme konularında yeterince eğitim almama
- Çalışma ortamının uygunsuzlukları
- Toplumdaki şiddete yönelmenin önlenmesine yönelik uygulamaların yetersizliği
- Hasta yakınlarının kendi hastaları ile bir an önce ilgilenilmesi talepleri
- Güvenlik önlemlerinin yetersizliği
- Sağlık politikalarından kaynaklanan yoğunluk, personel yetersizliği ve kışkırtılmış sağlık hizmeti anlayışının ürettiği güvensiz ortamlar.
GENEL SAĞLIK-İŞ olarak, bu çerçevede sağlıkta şiddet ile ilgili yapılması gerekenleri esas olarak üç ana düzlemde tanımlıyoruz;
- Bir an önce hayata geçirilmesi gereken acil önlemler
- Sağlıkta şiddeti olağan bir durum olmaktan çıkaracak caydırıcı uygulamalar
- Şiddeti üreten sağlık politikaları ve hizmet sunumunun yeniden değerlendirilmesi
Acil Önlemler:
- Yüksek risk barındıran acil servis, psikiyatri klinikleri ve yoğun bakım servisleri gibi hizmet noktalarında, riskleri doğrudan azaltan önlemlerin alınması ve yüksek güvenlik koşullarının sağlanması,
- Risk barındıran ancak güvenlik koşullarının yok denecek kadar az olduğu başta Aile Sağlık Merkezleri olmak üzere bağımsız hizmet noktalarında yaşanan saldırılarda güvenlik güçlerinin hızla ve derhal olay yerine ulaşmalarını sağlayacak teknolojik önlemlerin alınması,
- 112 gibi yüksek riskli alanlarda hizmet veren sağlık emekçilerinin karşılaşacakları olası saldırılara karşı öncesinde, sırasında ve sonrasında ilgili kurumların tam bir işbirliği içinde hareket etmesinin sağlanması,
- Hasta ve hasta yakınlarının hastalarının durumlarına yönelik düzenli bilgilendirildiği teknolojik düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Caydırıcı Uygulamalar:
- Sağlıkta Şiddet Yasasının bir an önce çıkarılması.
- Sağlıkta şiddet uygulayan şahısların derhal tutuklanması ve tutuklu olarak yargılanmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması.
- Sağlıkta şiddet uygulayan şahıslara verilecek sağlık hizmetlerinde sınırlamalara gidilmesi
- İktidarların ve sağlık kurum yöneticilerinin sağlık personelinin mesleki itibarlarının korunması için tam bir kararlılık içinde hareket etmesi gerekmektedir.
Şiddet Kaynaklarının Kurutulması:
- Kışkırtılmış sağlık hizmeti tüketimine dayanan ve sağlıkta şiddete yol açan sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesi,
- Sağlık personelinin sunduğu sağlık hizmetlerinden vatandaşların etkin ve memnun ayrılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi, (Bu doğrultuda mekânsal düzenlemeler yapılması ve personel eksikliğinin giderilmesi zorunludur.)
- Halkımızın tüm zorluklarına ve yapılan fedakârlıklara karşın sağlık hizmetlerinin yürütülmeye çalışıldığına yönelik bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi,
- Sağlıkta sunulan hizmetlerin siyasi kaygılardan uzak bilimsel ve etkin bir biçimde yürütülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması,
- Sağlıkta şiddetin önüne geçilecek çok boyutlu ve ilgili bir dizi kurumun devreye işbirliği içinde girecekleri biçimde düzenli ve etkin kampanyaların düzenlenmesi gerekmektedir.
GENEL SAĞLIK-İŞ olarak Sağlık Bakanını, soruna gerçekçi çözümler üretilebilmesi için şiddeti önleme konusunda sıraladığımız önerilerimize kulak vermeye çağırıyoruz.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı