Halkın Sağlığı Cemaat ve Tarikatlara Bırakılamaz
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi gazeteci yazar Saygı Öztürk’ün “Menzil: Bir tarikatın iki yüzü” isimli kitabı Menzil tarikatının Sağlık Bakanlığında yapılanmasını tereddütlere yer bırakmaksızın gözler önüne sermiştir.
Menzil şeyhleri ile yaptığı görüşmeleri aktaran Öztürk’ün görüştüğü tarikatın lideri Saki Erol “Menzil, Sağlık Bakanlığı’nı ele geçirdi mi?” sorusuna “Doğru, Recep Akdağ’ı tanıyorum. Buraya (Menzil’e) gelmiş gitmiş. Sağlık Bakanlığı Menzil cemaatine bağlı diye liyakatsız bir insanı almışsa vallaha o doğru değildir” yanıtını vermiştir.
Saygı Öztürk'ün görüştüğü Menzil'in Buhara kolunun başındaki şahıs ise “On bakanın evimize geldiği günler oldu .Ne olacak… Enerji eski Bakanı Taner Yıldız da Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ da bizim evimizde büyüdüler. Her hafta yanımda olan insanlardı. Şimdi selam vermiyorlar. Biz, Menzil’den kopunca bizden koptular. Biz değil, Menzilciler Türkiye’nin her yerinde güçlüdür. Bilmiyorum, devlette her yerde adamları var” demiştir.
Yine yakın dönemde raflarda yerini alan Gazeteci Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı Metastaz kitabında da Menzil tarikatının başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere çeşitli devlet kademelerindeki giderek artan ağırlığına işaret edilmişti.
Demokratik laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde bir tarikatın bu şekilde yapılanması ve daha da vahimi, böyle bir yapılanmaya göz yumulması, en başta Anayasa'ya aykırıdır.
Sağlık Bakanlığı kadrolarının oluşturulmasında ve görevde yükselmelerde tarikat etkisi bu derece gözler önüne serilmişken buna paralel olarak bir diğer önemli konu ise Sağlık Bakanlığı ihaleleridir. Ticarileşen sağlık sisteminde Sağlık Bakanlığına ayrılan bütçenin Şehir hastaneleri üzerinden yandaş sermayeye peşkeş çekildiğini her fırsatta dile getirmiştik. Şimdi ortaya saçılan tarikatlarla kirli bağlantılar kapsamında soruyoruz: Sağlık Bakanlığına ayrılan bütçenin ne kadarı ihaleler üzerinden tarikatların cebini doldurmaktadır? İnsan sağlığına ayrılan bütçenin ne kadarı ulusumuzun geleceğine dinamit koyan cemaat/tarikatlara aktarılmaktadır. Laik, demokratik ve sosyal hukuk devletimize, Türkiye Cumhuriyetimize sahip çıkmak için, cemaatlerin/tarikatların gerçek yüzlerinin anlaşılması ve devleti ele geçirmeye çalışan tüm cemaatlere/ tarikatlara karşı ayrım gözetmeksizin harekete geçmek için yeni bir 15 Temmuz mu beklenmektedir?
Geçmişten ders almayan siyasi iktidar bir cemaat/tarikatın yerinin bir başkasıyla doldurulmasına göz yumarak nasıl bir ihanete ortak olmaktadır? Devlet kadrolarında cemaat /tarikat kadrolaşmalarına yol verenler anayasal suç işlemektedir. Siyasi iktidarı uyarıyoruz; Yol yakınken bu yanlıştan dönün. Sağlıkta akıl ve bilim dışı yönelimler “kandırıldık” diyerek içinden çıkılamaz, insan sağlığı cemaat/tarikatlara bırakılamaz.
Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur.”
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı