Manisa’da, “ebe” olarak görev yapan ve görevli bulunduğu kurumda Sendikamızın Sendika İşyeri Temsilcisi olarak faaliyet gösteren üyemiz hakkında X (Twitter) üzerinden yaptığı iddia edilen paylaşımlar nedeniyle disiplin soruşturması başlatılmıştır. Üyemize, söz konusu paylaşımlar nedeniyle “siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunduğu” iddiasıyla “kademe ilerlemesinin durdurulması” disiplin cezası verilmiştir. Üyemize, İl Disiplin Kurulu nezdinde de itiraz başvurusu hususunda destek verilmesi sonucunda, İl Disiplin Kurulu’nda “Kademe İlerlemesinin Durdurulması” cezası teklifinin reddine ve kararın Valilik Makamının onayına sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Valilik Makamı tarafından ise, “…Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesi B(d) bendi “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” hükmü gereğince Kınama Cezası ile tecziye ediyorum.” şeklinde belirtilerek, üyemiz hakkında söz konusu madde kapsamında savunması alınmadan kınama cezası tesis edilmiştir.
Üyemizin, Sendikamızdan hukuki destek talebi sonrasında Hukuk Müşavirliğimiz tarafından “kınama” cezasının iptali istemiyle Manisa 2. İdare Mahkemesi’nde iptal davası açılmıştır.
Manisa 2. İdare Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Bu durumda; soruşturmacı tarafından davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-o maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılması yönünde teklifte bulunulduğu, anılan cezanın İl Disiplin Kurulunca reddedilmesi üzerine disiplin amirince, "davacının geçmiş hizmetlerinde ceza almadığı ve iyi hali" değerlendirmesi yapılmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-d maddesi uyarınca iki alt ceza olan kınama cezasıyla cezalandırılması yönünde karar verildiği görülmekte ise de, dava konusu cezanın davacının geçmiş hizmetleri göz önüne alınarak, amirin bu konudaki takdir yetkisine istinaden verilen bir alt ceza şeklinde mi, yoksa 126/3 maddesi kapsamında tecziye edilen başka bir disiplin cezası şeklinde mi verildiğinin dava konusu işlemden anlaşılamadığı ve bu hususun somut olarak ortaya konulmadığı dikkate alındığında, davacının "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” denilerek, DAVA KONUSU İDARİ İŞLEMİN İPTALİNE karar verilmiştir. Böylece gerek usul gerekse de esas yönünden hukuka aykırı bir şekilde üyemize verilen kınama cezası, hukuk aleminden silinmiştir.
Manisa 2. İdare Mahkemesi kararı, bu türden hukuksuzluklara maruz kalan üyemiz olsun olmasın tüm sağlık emekçileri için önemli bir hukuki kazanımdır. Genel Sağlık-İş, her zaman olduğu gibi yine hukuksuzluğa seyirci kalmamış, hukuksuzluğa karşı hukuk mücadelesini vermiş; kazanan yine Genel Sağlık-İş, yine Genel Sağlık-İş üyesi olmuştur.
Genel Sağlık-İş, devam eden süreçte de idarenin, hukuksuz ve sırf cezalandırma maksatlı idari işlemleriyle mücadele etmeye devam edecek ve bu mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir. İdareciler, görevlerini kötüye kullanıp, kendilerine verilen yetkinin sınırsız olduğunu düşünerek, hukuka ve yasal düzenlemelere aykırı idari işlemlere imza attıkça, karşılarında Genel Sağlık-İş’i bulmaya devam edeceklerdir.
Derya Uğur
Genel Sağlık-İş
Genel Başkanı