Dr. Ersin Arslan’ı şiddete kurban vereli üç yıl oldu.
Anısı hala belleklerimizdeki tazeliğini koruyor. “ Bir dönüm noktası olur, bundan sonra sağlıkta şiddet ile ilgili gerekli önlemler hızla alınır” temennisi tüm sağlıkçılarda oluşmuştu.
Fakat süreç böyle gelişmedi. Sağlık emekçilerinin emeğinin değersizleştirilmesi, hükümet çevrelerinden yapılan açıklamalarla daha da arttı. Sağlıkta şiddetin yaşanmadığı gün yok hale gelmiştir. Sağlıkta şiddet haberleri, gazetelerin iç sayfalarına geçmeye başladı. Hükümetin bir torba yasaya koyduğu TCK’ya eklenen maddelerinin yaşanan hukuksal pratikte bir karşılığı olmamıştır.
Bir doktorun 100 poliklinik hastasına, bir hemşirenin kliniklerde 30-40 hastaya, acil servislerde 600’ leri aşan, ASM ve TSM çalışanlarının 4000 nüfusa hizmeti verdiği bir sağlık sistemi sağlıksızdır. Yetersizlikler sağlık çalışanına şiddet olarak dönmektedir.
Sağlıkta şiddet yalnızca kanunlarla sağlanacak bir önlem de değildir. Asıl sorun hükümetin uyguladığı sağlıkta dönüşüm sistemidir. Kabul etmek istemeseler de yaşananlar bu sistemin çöktüğünün açık ifadesidir. Hükümet sağlık sistemini şiddete elverişli bir halde sürdürerek özelleştirmelerin, taşeron çalışmanın önünü açmak istemektedir.
Genel Sağlık-İş olarak Hükümeti;
-Asıl amacı sağlığın özelleşmesi, çalışanın taşeronlaşması olan sağlıkta dönüşüm programından vazgeçmeye,
-Yeterli kadrolu, güvenceli personel alımını bir an önce sağlamaya,
- Kadro güvencesiz çalışanlara kadrolu güvenceli çalışma düzenlemesini yapmaya,
- Ağır ve kötü çalışma koşullarının düzeltmeye,
- Sağlık çalışanlarına yönelik kötü ve olumsuz demeçlerden uzak durmaya,
- Kamucu ve halkçı sağlık politikalarını uygulamaya çağırıyoruz.
Zekiye BACAKSIZ
Genel Başkan