Endişeliyiz!
Hukuk nefes gibidir. Yokluğunun telafisi yoktur. Adalet ve hukuk kişiye, zümreye, partiye, siyasi iktidara göre şekilleniyorsa orada hukuktan bireysel ve toplumsal güvenlikten söz etmek imkansızdır. Bu durum ülkede endişeye, güvensizliğe, korkuya ve kaosa neden olur. İşte bugün ülkemizde yaşanan budur. 15 Temmuz darbe girişimini kendi yapmak istedikleri için zemin olarak kullanan siyasi iktidar, “darbeyle mücadele” adı altında ülkemizi hukuksuzluk girdabına sürüklemeye devam etmektedir.
Endişeliyiz…
20 Temmuz günü ilan edilen olağanüstü hal ile TBMM fiilen kapatılmış durumdadır. Dostlar alışverişte görsün şeklinde birkaç rutin kanun teklifini görüşmek dışında ülkenin gündemi ve hukuki güvenliği için karar alamayan Meclis işlevsizleştirilmiştir. Ülke KHK’ler ülkesi haline dönüştürülmüştür. 25.07.2016 tarihinde yayımlanan 668 ve 669 sayılı KHK’lerin iptalini görüşen Anayasa Mahkemesi 2016/171 Esas sayılı dosyasında verdiği “yetkisizlik” kararı ile bugünkü hukuksuzluk ortamına zemin hazırlamıştır. O tarihte verdiği karar ile temel hak ve özgürlüklere açıkça müdahale niteliğinde KHK’ler artık herhangi denetime tabi olmaktan çıkmıştır. Artık AKP iktidarı bile değil, Cumhurbaşkanı tek başına ülkede her şeye herhangi bir sınırlama olmaksızın karar vermektedir.
Endişeliyiz…
Sınırsız yetkileri eline alan Cumhurbaşkanı ve Bakanları bu yetkilerini hukuksuzluğu ve güvensizliği her gün daha da hissettiğimiz ortam yaratmak için kullanmaya devam etmektedirler. Olağanüstü hal için hiçbir gerekçe olmamasına rağmen bu baskıcı ve totaliter yönetimi ülkenin rejimi haline getirmişlerdir. Ülke korku ve endişe içindedir. OHAL adı altında her türlü muhalefet susturulmaya çalışılmaktadır.
Endişeliyiz…
Yargının verdiği kararları anlayabilen yoktur. Yargı kendi içinde kavga etmekte, dosyalar Mahkemeler arasında gidip gelmekte, tahliye kararına imza atabilecek hakim ve savcı ilan ile aranmaktadır. Hakim ve Savcı teminatı, yargı bağımsızlığı Cumhurbaşkanı teminatına dönüşmüştür.
Endişeliyiz…
Bütün bunlara ek olarak 24.12.2017 tarihinde yayımlanan 696 sayılı KHK’nin 121. maddesi inanılmaz, kabul edilemez bir düzenlemedir. Ceza yargılaması insan hak ve özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren ve çok dikkat edilmesi gereken bir alan iken, KHK ile 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması sırasında sivil kişilerin işlemiş oldukları suçlara af ve cezasızlık getiren düzenleme kabul edilemez. 696 sayılı KHK’nin 121. Maddesi aynen şöyledir:
“MADDE 121- 08/11/2016 tarih ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37’nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra uygulanır.”
Belirtilen düzenlemenin iki boyutu vardır. Birincisi 15 Temmuz darbe girişimi sırasında “eylemlerin bastırılması sırasında” gibi muğlak bir ifade ile işlenen tüm suçlara af getirilmiştir. İkincisi ve daha tehlikelisi ise “bunların devamı niteliğindeki eylemler”e de cezasızlık getirilmiştir. Ceza yargılaması son derece dikkat edilmesi gereken bir alandır. Belirtilen hukuka aykırı KHK ile, “birilerinin” herhangi bir basit protesto eylemini darbenin devamı şeklinde nitelendirerek masum vatandaşlara karşı suç işlemesinin önü açılmıştır. Bu durum çok tehlikelidir. Bu yanlıştan derhal dönülmelidir. Ne amaca hizmet ettiği herkesçe bilinen bu düzenlemenin, iç barışımızı bozacak çatışma ortamının yaratılmasına zemin hazırlanmasından endişe ediyoruz. Buna dur denilmelidir. Her ne olursa olsun hukuk devletinde yargının yerine geçip kendi cezasını kendisi vermeye kalkan/kalkabilecek bazı grupların sırtını sıvazlayan düzenleme kabul edilemez. Buna karşılık endişelerini dile getiren tüm kesimlerin aklı ile dalga geçer gibi “bu düzenleme sadece 15 ve 16 Temmuz gününü kapsamaktadır, aksini söyleyenler kötü niyetlidir” şeklindeki beyanlar en küçük muhalefete bile hemen “darbeci” yaftası yapıştırılmasının bir başka şeklidir. Hükümet yıllardan beri beklediği ortamı darbe girişimi ile bulmuştur. OHAL ilanı ile her türlü hukuksuzluk meşru hale getirilmiş, her türlü muhalefet darbecilik kılıfına sokularak toplum yeniden inşa edilmektedir. Akıl ve bilimin yerini hukuksuz ve güvencesiz uygulamalar almaktadır.
Endişeliyiz…
Hükümet derhal bu yanlıştan dönmeli, yapılması gereken düzenlemeler, TBMM çatısı altında yapılmalıdır. Bu hukuka aykırı düzenlemelere tüm akıl ve vicdan sahibi kişi ve kurumlar “dur” demelidir. Her geçen gün artarak devam eden baskıcı ve totaliter uygulamalara “bana dokunmuyorlar” diyerek sessiz kalmak tarih önünde sorumluluk getirecektir. Artık hukuk istiyoruz, barış ve huzur içinde bir ülke istiyoruz.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı