- Esnek çalışma koşulları, uzayan çalışma saatlerine son verilmelidir.
- “Sözleşmeli”, “ücretli”, “vekil” gibi kamuda güvencesiz çalışma biçimleri kaldırılmalı, var olanlar kadroya alınmalıdır.
- Tüm emekçiler için insan onuruna yaraşır bir yaşam koşullarını sağlayacak ücret düzeyi sağlanmalıdır.
- Tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
- Tüm emekçiler için insan onuruna yaraşır emeklilik koşulları oluşturulmalıdır.
- Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalıdır.
Emeğimize, Ekmeğimize, Geleceğimize Dokundurmayız
İş Güvencesi Vazgeçilmezimizdir
Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı emekçiler olarak hiç olmadığı kadar zor koşullar altında karşılıyoruz. Ekonomik krizin etkilerinin derinleştiği, emekçinin çalışma ve yaşam koşullarının gidererek ağırlaştığı, büyük bedeller ödenerek elde edilen kazanımların tek tek gasp edildiği ve hukuk devleti ilkesinin işlevsiz hale getirildiği karanlık bir süreçten geçmekteyiz. Ulusumuz, tarihin en karanlık dönemlerinden birini yaşamaktadır.
17 yılda çalışma yaşamında ciddi hak kayıplarına yol açan düzenlemeler yapan AKP iktidarı, yıllar içerisinde kamuda memur sayısını azaltırken, sözleşmeli personel sayısını artırmıştır. Siyasi iktidar şimdi de kamu çalışanlarının iş güvencesine göz dikmiş durumdadır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yapılması planlanan kapsamlı değişikliklerle, kamu personellerinin tüm kazanılmış hakları gasp edilecek, kamu çalışanlarının iş güvencesi elinden alınacak, kamuda çalışma sistemi esnek ve kuralsız bir hale getirilecektir. Kamu alanının topyekûn tasfiye süreci başlayacaktır.
Yıllardır yoksulluk sınırında yaşamaya mahkûm edilen emekçiler, ellerinde kalan son kazanımları da yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Tüm emekçileri insani olmayan koşullarda çalışma ve güvencesiz bir gelecek beklemektedir.
Ülkeyi adım adım krize sürükleyen siyasi iktidar, krizin faturasının yine çalışana ödetme planları içerisindedir. Hazırlanan reform paketi ile emekçilere yeni vergiler getirilmesinin yanı sıra; işçilerin elinde kalan son güvence olan “kıdem tazminatının” bir fona devri planlamaktadır. Kıdem tazminatı fonu ile BES fonları birleştirileceği ifade edilirken, yeni oluşturulacak fonun işsizlik fonunda olduğu gibi yandaş şirketlere kanalize edileceği kaygısı oluşmaktadır.
Krizin sorumlusu emekçiler değildir. Krizin sorumlusu, 17 yıldır neo-liberal ekonomi politikalarını uygulayan AKP iktidarıdır. Siyasi iktidar 17 yılda milyarlarca dolarlık özelleştirme gerçekleştirmiş, cumhuriyet kurumları değerinin çok altında satılmış, kamu-özel işbirliği modeliyle yaptırılan köprüler, havalimanları ve şehir hastaneleri ile ülkenin gelecek 50 yılı ipotek altına alınmıştır. Sosyal devletin olmazsa olmazı parasız sağlık ve parasız eğitim, ticari hale getirilmiştir. Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi adı altında milyonlarca çalışanın ücretlerinde zorunlu kesinti yapılarak kamusal emeklilik sisteminin de tasfiyesi sürecine girilmiştir. Sosyal devlet anlayışı tamamıyla terk edilmiştir.
Emperyalist devletlerin de dayatmaları ile AKP iktidarında emekçiler adım adım köleleştirilirken, ne yazık ki, bu süreçte sendikalar etkin bir mücadele yürütememişlerdir.
17 yıl boyunca çıkardığı yasalarla çalışma yaşamını tamamen güvencesiz hale getiren siyasi iktidar, kamu kurum ve kuruluşlarında kadrolaşmada sınır tanımamış, kendi yandaş sendikacılık anlayışını da dayatmıştır. Memur sendikaları üzerinde kurduğu baskıya giderek artıran AKP iktidarı ile palazlanan ve toplu görüşme masasına oturan Yandaş Memur Sen, AKP iktidarının bizzat savunucusu ve uygulayıcısı olarak görev yapmaktadır. Emekçilerin sefalet ücretlerine ve kötü çalışma koşullarına mahkum edilmesinde bizzat Yandaş Memur Sen imzası bulunmaktadır. Ancak ülkede esen bahar havasının Yandaş Memur Sen’de yarattığı endişe ortadadır ve bunlar son çırpınışlardır.
Sendikal hak ve özgürlüklerin; demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün askıya alınmaya çalışıldığı şu günlerde 1 Mayıs, sadece emekçinin bayramı değil; emperyalizme, sömürüye ve yaşanan tüm hukuksuzluklara karşı örgütlenerek, birlikte cesaretle karşı durma günüdür.
İş güvencemiz kırmızı çizgimizdir. Genel Sağlık-İş; kamu emekçilerinin kazanılmış haklarının gasp edilmesine karşı hukuki ve fiili meşru mücadelesini kararlılıkla sürdürecek, 657 sayılı yasadan asla taviz vermeyecektir.
Bir kez daha siyasi iktidara tüm emekçiler adına çağrıda bulunuyoruz: