1 Kasım’da yürürlüğe konan “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme
Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği” protesto etmek
amacıyla 2-6 Aralık tarihlerinde iş bırakma kararımızın üçüncü gününde sağlık
emek ve meslek örgütleriyle beraber "eziyet yönetmeliği" olarak
adlandırılan yönetmeliği Sağlık Bakanlığı önünde protesto ettik. Genel Başkan
Dr. Derya Uğur’un da konuşma yaptığı basın açıklamasına Sendikamız Genel
Sağlık-İş Genel Sekreteri Veli Can Karabacak, Genel Mali Sekreter Gazi Çeliker,
Genel Hukuk ve TS Sekreteri Yalçın Çiftçi, Genel Örgütlenme Sekreteri Özcan
Arslan, Denetleme Kurulu üyesi Deniz Aslan Şenkal ve Ankara il yönetimimiz
katılım sağladı.
Ortak basın açıklamamız şu şekilde:
Sağlık Bakanına Soruyoruz:
Halkın sağlığını korumak ve geliştirmek istiyor musunuz?
Hekimlerin, sağlık emekçilerinin sorunlarını çözmek
istiyor musunuz?
Sağlık Bakanı göreve geldiği günden beri birinci basamağı güçlendirerek koruyucu sağlık hizmetlerini geliştireceğini, sağlık emekçilerinin tükenmişliğini gördüğünü ve sorunlarını çözeceğini söylemektedir. Ancak lafla peynir gemisi yürümemektedir. Bakan ne söylüyorsa tersini yapmakta. Ne yapıyorsa tersini söylemektedir.
Sağlık alanında sayısız sorun yaşanırken, sağlıkta ticari
çeteler eliyle yenidoğan bebeklerin hayatı pahasına milletin parası SGK
üzerinden hortumlanırken, hekimlere sağlık çalışanlarına her gün sayısız
hakaretler edilip fiziksel şiddet uygulanırken, birinci basamakta aşı temininde
dahi sorunlar yaşanırken, hastalar hastanelerde randevu bulamaz sağlık
hizmetine ulaşamazken, diğer yanda ağır iş yükü altında günde 70-80 hasta
bakmak zorunda kalan hekimler, sağlık çalışanları tükenmişlik içindeyken, sağlık emekçileri ay sonunu nasıl
getireceğini, çocuğunu nasıl okutacağını düşünürken, deprem bölgesinde
konteynerlerde birinci basamak sağlık hizmetleri verilmeye çalışılırken
Bakanlık ne yapmaktadır?
Maalesef bu yönetmelik
• Koruyucu
sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri
içermemektedir
• Aile
sağlığı merkezlerinin sayısının, donanımlarının, ekiplerinin artırılarak
güçlendirilmesi için bir düzenleme içermemektedir
• Hastalara
ve koruyucu sağlık hizmetlerine yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat
vermemektedir
• Kendi
içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya
getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır
• Belli
ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına
müdahale etmektedir
• Karmaşık
hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için
faydasız performans kriterleri içermektedir
• Yapılan
işin kalitesine değil sayısına değer vermektedir
• Hekimlerin
ve aile sağlığı emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile etkili ve
güvenilir olduklarına ilişkin yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve
tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında
paralı olarak gerçekleştirilebilecektir. Hastaların etkililiği
belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar
verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi,
sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne
aykırıdır. Bakanlık halkın sağlığını önemsiyorsa birinci basamakta bilimsel
koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılmasını sağlamalıdır, GETAT
uygulamalarının değil.
Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak
verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Teklifi savunan
milletvekillerinin komisyon görüşmelerindeki ifadesiyle “Paralı olunca vatandaş
talep etmez” diye düşünülmektedir. Oysa
tersine “Parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı
karşıya geleceğimizi, zaten önleyemediğiniz sağlıkta şiddeti daha da
körükleyeceği apaçık ortadadır.
Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk
cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır. Hasta eğer daha az katkı payı ödemek
istiyorsa 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi
gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği yukarıda belirttiğimiz gibi 2. 3.
Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek
cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı
karşıya gelecektir.
Bakanlığa soruyoruz; madem halkın sağlığını ve sağlık
emekçilerinin iyiliğini düşünüyorsunuz, bu kadar kanun teklifi ve yönetmelikler
içinde neden yenidoğanların ticari çeteler elinde ölmesini engelleyecek
düzenlemeler, örneğin SGK’nın özel hastanelerden hizmet almasını durduran
düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden deprem
bölgesinde gebelerin, küçük çocukların kötü beslenme kaynaklı gelişme
geriliğini önleyecek düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden 21. yüzyılda boğmacadan
bebeklerin öldüğü bu ülkede aşılamayı geliştirecek düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden
sağlıkta şiddeti önleyecek düzenlemeler yapmıyorsunuz?
Sağlık Bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz sorun yumağına
dönüşmüş sağlık sistemini; halkla hekimleri ve sağlık çalışanlarını karşı
karşıya getiren, performansa dayalı ödeme ve taşeronlaşma ile sağlığı
piyasalaştıran, bilimsel yaklaşımdan uzak kanun ve yönetmelikler ile
düzeltemezsiniz. Alanın öznesi olan
bizlerin, sağlık emek meslek örgütlerinin görüşlerini ve önerilerini dikkate
almayarak, yok sayarak ne halk sağlığını geliştirebilirsiniz ne de sağlık
emekçilerinin sorunlarını çözebilirsiniz. Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir
sağlık sistemi için daha önce de dile getirdiğimiz beş talebimizin hayata
geçirilmesi yeterlidir. Bunları sürekli olarak hatırlatmaya devam edeceğiz:
1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık
hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri binaları kamu
tarafından sağlanmalıdır.
2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için
yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin
öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilmeli Aile Sağlığı
Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul
etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe,
teknisyen görevlendirilmelidir, Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Aile
Sağlığı çalışanlarına ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile
değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmeli, Kanun değişikliği
gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.
4.Aile Sağlığı
Merkezlerinde çalışan sağlık emekçilerine
emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek
düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya
ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
5. Sağlıkta şiddeti
artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı
tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının
can güvenliği sağlanmalıdır.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)
Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN)
Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri
Federasyonu (ASEF)
Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma
Sendikası
Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası
Genç Sağlık Sendikası
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları
Sendikası (Genel Sağlık-İş)
Hekim Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası
Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları, Sağlık ve Sosyal
Hizmetler Sendikası (Hekimsen)
Hürriyet Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası
(Hürriyet Sağlık Sen)
Sağlık Çalışanlarına Hak ve Mücadele Derneği (SAHADER)
Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİMSEN)
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)
Tabip ve Diğer Sağlık Çalışanları Sağlık ve Sosyal Hizmetler
Kamu Görevlileri Sendikası (Tabip-Sen)
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği
(TÜMRAD-DER)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)