Recep Tayyip Erdoğan gerek başbakanlık gerekse son görevi olan Cumhurbaşkanlığı görevlerinde ‘kürtaj cinayettir, kadın erkek eşit olamaz, en az üç çocuk, kadın mı kız mı’’ gibi kadın bedeni üzerinden insan hak ve özgürlüklerini yok sayan açıklamalarda bulunmuş son dönemde ise bu açıklamalarına " Müslüman aile doğum kontrolü yapmaz " diyerek bir yenisini eklemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre; devlet düzeninin ve hukuk kurallarının, akla ve bilime dayandırılması esastır.
Cumhurbaşkanı, pazartesi günü kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere “Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içinde olamaz. Rabbim ne diyorsa, sevgili Peygamber ne diyorsa biz o yolda gideceğiz’’ açıklamasında bulunmuştur.
Cumhurbaşkanı yaptığı bu açıklama ile koruyucu sağlık hizmet sunmakla görevli olan ve sahada aktif olarak "bilimsel doğum kontrol yöntemlerini" halka anlatmakla görevli olan sağlık çalışanlarını, halkın hedefi haline getirmiştir. Zira, doğum kontrolü uygulayanların, Müslüman olmadığını, Allah’ın ve peygamberin yolundan ayrılanlar olarak gördüğünü açıkça ilan etmiş ve kişileri hedef göstermiştir.
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, halkın dini duygularını kullanarak sömürü yapmakta, anayasal görev sınırlarının dışına çıkmakta, Cumhuriyet ilkeleri, insan hakları ve laiklik ile çatışan bir kimlik taşıdığını açıkça ortaya koymaktan geri durmamaktadır.
Anayasa’nın 41. maddesinde, aile planlamasının öğretimi ve uygulanması devletin görevi olarak tanımlanmaktadır. Temel sağlık hizmetlerinden olan aile planlaması; ailelerin istedikleri sayıda, istedikleri zamanda ve sağlıklı aralıklarla, bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları olarak tanımlanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nde bireylerin aile planlaması hizmetlerinden en geniş şekilde yararlanması sağlanarak anne ve bebek ölümlerinin azaltılması ve sağlıklı bir toplum oluşması hedeflenmiştir.
Uluslararası Aile Planlaması Derneği (IPPF) tarafından yayımlanan ve Sağlık Bakanlığı’nca ulusal düzeyde benimsenen bildirgeye göre ise üreme hakları çerçevesinde kadının; yaşama, özgürlük, eşitlik, mahremiyet, düşünce özgürlüğü, bilgilenme ve eğitim, evlenme ve aile kurma konularında seçim yapma, çocuk sahibi olup olmamaya karar verme, sağlık bakımı alma ve sağlığın korunması, bilimsel gelişmelerden yararlanma hakları olarak yasal çerçevede ele alınmaktadır. Bu hakların temel insan hakları arasında yer aldığı unutulmamalıdır.
Cumhurbaşkanı, anayasaya bağlılık yeminini ve anayasayı, ayrıca evrensel insan haklarını görmezden gelmekte, çağdışı söylemleri ile karanlık yarınlara adım atma kararlılığını da sergilemektedir.
Kadını çocuk doğurma makinesine çevirmek isteyen, çalışma yaşamından dışlayan, koruyucu sağlık hizmetlerini sunmakla görevli olan tüm sağlık çalışanlarını, halkın dini duygularını kullanmak suretiyle vatandaşla karşı karşıya getiren hastalıklı anlayışı reddediyoruz.
Genel Sağlık-İş, Türkiye’yi çağdaş medeniyetler yolundan alıkoyan, Ortadoğu'nun karanlık zihniyetine teslim eden ve sağlık çalışanlarını zor durumda bırakan zihniyete karşı her türlü demokratik ve hukuksal mücadele yollarına başvurma kararlılığındadır.
Zekiye BACAKSIZ
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı