Ü
Y
E
L
İ
K

COVID-19 Bir An Önce Bulaşıcı Hastalıklar Listesine Alınmalıdır  

COVID-19 Bir An Önce Bulaşıcı Hastalıklar Listesine Alınmalıdır    COVID-19 Bir An Önce Bulaşıcı Hastalıklar Listesine Alınmalıdır  
Sağlık çalışanlarının Covid 19’a maruz kalmaları halinde bunun bir sağlık mesleği hastalığı olduğunun tespiti için Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun bir an önce toplanması ve gerekli kararı alması gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 07.05.2020 tarih ve 2020/12 Sayılı Genelgesi yayınlanmış ve buna göre Covid-19 pandemisine maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerektiğini bildirmiştir. Covid-19 pandemisinin iş kazası ve meslek hastalığı olup olmadığı birçok kurum ve kuruluş tarafından tartışılmaya devam etmektedir. Genel Sağlık-İş olarak,  salgınla mücadelede en ön safta yer alan, sağlık kurum ve kuruluşlarında görevleri başında Covid-19’a maruz kalan, tedavi gören veya hayatlarını kaybeden sağlık çalışanları ile ilgili iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında bildirimde bulunulması gerektiği görüşümüz her türlü platformda bildirdik.  Ancak SGK’nın bu yazısı ile başta sağlık emekçileri olmak üzere Covid 19 salgınına maruz kalan kişilere meslek hastalığı ve iş kazasına bağlı hak ve alacakları ödenmeyecek ve mağdur olacaklardır. Bu mağduriyetin önlenmesi için iki yol vardır. Birincisi Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun Covid 19’u Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne ekli meslek hastalıkları listesine eklemesi ya da bu konuda bizzat mağdur olan emekçinin hastalığın meslek hastalığı olduğunun tespiti için iş mahkemesinde bir tespit davası açmasıdır. Meslek hastalığı; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 14. maddesinde “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir” şeklinde, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda ise “Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı, tanımlanmıştır. Yargıya yansıyan bir davada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 13.06.2018 tarihli kararında meslek hastalığı kavramı unsurlarından en önemlisi olan illiyet bağını şöyle tanımlamıştır: Meslek hastalığının varlığı için aranacak diğer bir şart, hastalığın ya da bedensel veya ruhsal engellilik halinin yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması, diğer bir ifadeyle uygun illiyet bağının bulunmasıdır. Eğer işçinin çalıştığı işte çalışmaması halinde hastalığa yakalanmayacağı söylenebiliyorsa bu durumda meslek hastalığı ile yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kabul edilmelidir (M. Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara 1985, s. 125). Başka bir söyleyişle hizmet akdine göre işverenin işyerinde çalışan işçi, hastalığa, gördüğü işin özellik ve niteliği veya işin yürütüm şartları dolayısıyla tutulmuş ise uygun illiyet bağı mevcuttur (F. Eren, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşkazası ve Meslek Hastalığından Doğan Sorumluluğu, Ankara 1974, s. 28).” Görüleceği üzere bir hastalığın meslek hastalığı olarak tanımlanabilmesi ve hastalık nedeniyle zarar görenin kendisine veya hak sahiplerine gerekli hakların sağlanabilmesi için işçinin bu işte çalışmasaydı hastalığa yakalanmayacağını veya işin özelliği gereği bu hastalığa yakalanmış olduğunu kabul etmek yeterlidir. İş kazası; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde “a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
  1. b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
  2. c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
  3. d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
  4. e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır” şeklinde,
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda ise “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı,” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aynı kararında iş kazası ile meslek hastalığı farkı şöyle ifade edilmiştir: Esasen meslek hastalığını iş kazasından ayıran en büyük özellik, iş kazasında kazayı meydana getiren harici sebebin bir defada cereyanı iken, meslek hastalığında bu sebebin devamlı olarak tekrarlanmasıdır” Bu tanımlara göre Covid 19 sürecinde sağlık çalışanları sağlık hizmeti sunmaları nedeniyle hastalığa maruz kalmaktadırlar. Yani tanımda belirtildiği üzere “Eğer sağlık emekçisi olmasalardı bu hastalığa yakalanmayacaklardı.” diyebilmekteyiz. Dolayısıyla bu hastalığın bir meslek hastalığı olduğu, sağlık mesleğinin icrasından kaynaklandığı, Covid 19’lu hastaları tedavi etmeye çalışırken hastalığa maruz kalındığının tartışılmaması gerekir. Pandemi hastanesi ilan edilen bir sağlık kuruluşunda ya da bir aile sağlığı merkezinde doğrudan Covid 19’lu hastayı karşılayan mesleği gereği ona hizmet sunan bir sağlık çalışanının sadece “hasta” olduğunu söylemek tıbben ve hukuken yanlış bir değerlendirmedir. Ek olarak belirtmek gerekir ki bir hastalığın meslek hastalığı olup olmadığı ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne ekli meslek hastalıkları listesine eklemesi kararının Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu tarafından verilmesi gerekir. Ancak anlaşıldığı kadarıyla kurum doğrudan yayınladığı genelge ile Covid 19’un meslek hastalığı olmadığına karar vermiştir. Ancak olağanüstü bir salgın nedeniyle ortaya çıkan hastalığın meslek hastalığı olup olmadığının öncelikle bu kurulda tartışılarak karar verilmesi gerekirdi. Genelgede bu durumla ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediği için kurulun kararının olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Genelge’nin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu değerlendiriyoruz. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Görev, Yetki, Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7/b fıkrası şöyle düzenlenmiştir:
b) Kanunun 14 üncü maddesi kapsamında, 11/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde tespit edilmiş olan hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağına karar vermek.
Yönetmeliğin açık düzenlemesine göre SSYSK’un görevine giren bir kararın kurum başkanı imzası ile yayınlanan bir genelge ile Covid 19’un hiçbir ayrım gözetmeksizin “hastalık” olarak değerlendirilmesinin mevzuata aykırı işlem olduğu açıktır. Diğer bir konu ise bu hastalığın bir iş kazası olup olmadığının tespitidir. İş kazasının tanımlarında da görüleceği üzere Covid 19 mücadelesi kapsamında yani işin görümü sırasında bu hastalığa maruz kalınmışsa artık bu hastalığın bir iş kazası olmadığını söylemek de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Yapılması gereken sağlık emekçilerin mağduriyetlerinin engellenmesi için öncelikle SSYSK’nun bir an önce toplanması ya da ilk toplantısında bu konuyu gündemine alması ve Covid 19’un meslek hastalığı olarak tespitini yapması ve hastalığı Yönetmeliğe eklemesidir. Sağlık çalışanlarının Covid 19’a maruz kalmaları halinde bunun bir sağlık mesleği hastalığı olduğunun tespiti için SSYSK’nin bir an önce toplanması ve gerekli kararı alması gerekmektedir. Genel Sağlık-İş olarak, Sağlık Bakanlığına bir yazı göndererek “meslek hastalığı” kararının alınması için Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde gerekli girişimlerin yapılmasını talep ettik. Zekiye BACAKSIZ Genel Sağlık-İş Genel Başkanı