Konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş ve bağlı bulunduğu sendikalarımızın Merkez
Yönetim Kurulu üyeleri ve il temsilcileriyle beraber Ankara Adliyesi önünde,
özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde yaşanan bebek ölümleri hakkında basın
açıklaması düzenledik. Sendikamız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur ve
Genel Hukuk ve TS Sekreterimiz Yalçın Çiftçi de açıklamada yer aldı.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ’ın basın
açıklaması ise şu şekilde:
Cumhuriyetin sağlıktan eğitime, eşit yurttaşlıktan özgürlüklere kadar tüm
kazanımlarını tahrip eden AKP’nin yerine rant ve liyakatsizlikle inşa ettiği
‘Yeni Türkiyesi’nin “daha beteri olamaz” dediğimiz her olayın ardından daha da
vahim olayların peş peşe yaşandığı bir korku filmi platosu olduğunu ‘Yenidoğan
Çetesi’ skandalı bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Yeni doğmuş yavruları, şebekelerine dahil olan özel
hastanelere sevk edip, SGK’dan para koparmak uğruna bu bebeklere ilaçlar veren,
canlarına kıyan bu çete, sistemdeki çürümeyi hepimizin yüzüne bir tokat gibi
çarpmıştır.
Skandalın vahameti, sözü eğip bükmeden bu insanlık dışı
faaliyetin nedenlerini tümüyle ele almayı gerektirmektedir.
Bu tür alçaklıklara uygun karanlık iklimi sağlayan şey, iktidarın bir yandan “yerli ve milli”
tekerlemesini ağzından düşürmeyip ‘milli hazine’ niteliğindeki kamu kurumlarını
ve hizmetlerini özelleştirilmesidir. Devletin anayasal bir zorunluluk olarak
vermesi gereken sağlık, eğitim gibi hayati hizmetler patronlara rant kapısı
yapılmıştır.
Rant kapısı yapılan bu alanlar yetkililer tarafından ya
denetlenmemiştir ya da denetimlerin gereği yapılmamıştır. “Yenidoğan çetesi”
ile ete kemiğe bürünmüştür ki bu denetimsizlik hali bebeklerin bile para için
öldürülebildiği, alçakların bebek kanı üzerinden güç ve mevki sahibi olduğu
paralel bir kamu düzeni yaratmıştır.
Bu skandallar (şimdilik) İstanbul’da patlak vermiş ve ilk
ihbarın 27 Mart 2023’te yapıldığı ortaya çıkmıştır. O dönem İstanbul İl Sağlık
Müdürü olan Sağlık Bakanı’nın bu konuda yaptığı açıklamalar inandırıcı
değildir. Üstelik Bakan Memişoğlu’nun söyledikleri doğru kabul edilse bile
vahim ihbarlara rağmen soruşturma için neden 5 ay beklendiği, neden tam 1 yıl
sonra sonuç alındığı da cevap bekleyen kritik sorular arasındadır. Bu
yargılamanın şeffaf ve hakkınca yapılabilmesi için “Bu olayla kamuoyu meşgul ediliyor”
ve “Neden daha önce gündem olmadı ben de anlamadım” gibi pişkince açıklamalar
yapan Sağlık Bakanı derhal istifa etmelidir.
O dönem Sağlık Bakanı olup şimdilerde susmayı tercih eden
Fahrettin Koca da yargılamaya dahil edilmelidir. Şimdiye kadar “çetenin lideri”
olarak lanse edilen şahsın Emniyet’ten bir yetkiliden talimat aldığı görüldüğü
için bu örgütün şemasının doğru çizilmediğine dair kamuoyunun endişesi
büyümektedir. Bir Cumhuriyet savcısını bile çok rahat bir şekilde ailesiyle
tehdit edebilen bu çetenin kökünün çok daha derinlerde olması kuvvetle
muhtemeldir.
Skandalda ‘olay yeri’ niteliğinde adı geçen 10 özel hastane,
halk bu skandalı öğrenince kapatılmıştır. Bakanın iddia ettiği üzere devleti
yönetenler bu skandalı yaklaşık 1,5 yıl önce öğrendiyse bu hastaneleri kapatmak
için neden beklendiği, bu bekleme aşamasında kaç bebeğin daha canına kıyıldığı
soruları ise derhal cevap bulmalıdır.
Bu çeteye dair yargılama sadece iddia sahiplerinin
beyanlarıyla sınırlı kalmamalı, yıllar öncesine giderek adı geçen hastanelere
şüpheli biçimde sevk edilen tüm bebeklerin dosyaları incelenmelidir.
Bu bir insanlık meselesidir. Bu bir ülke meselesidir. Bu bir
haysiyet meselesidir. “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” diyen bir
liderin kurduğu bu ülke, bebeklerin bile korunamadığı, para için öldürüldüğü
bir ülkeye dönüştürülemez!
Birleşik Kamu-İş olarak toplum vicdanında derin bir yara
açan ve adalet talebini yükselten bu rezalete müdahil olduğumuzu ilan ediyoruz.
Yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzun, insanlığa kara bir leke
olarak vurulan bu suçu işleyen her zalim cezalandırılmadıkça bu işin peşini
bırakmayacağımızın altını çiziyoruz.
Yıllardır her fırsatta, göğsünü gere gere “Fırat'ın
kenarında bir koyun kaybolsa, hesabı benden sorulur” diyen yöneticilere de
sesleniyoruz: Kurduğunuz kara düzende minicik bebekler gözü dönmüş insanlarca
para için katledildi. Adaleti sağlayın, bu rezalete yol açan
özelleştirmelerinizi, ‘reform’ adı taktığınız “sağlıkta dönüşüm yasası”nı
tekrar masaya yatırın ve o masadan bir kez olsun halkın lehine kararlarla
kalkın!
Sendikamız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur, yaptığı açıklamada
şunları kaydetti:
Bugün, hayatını kaybeden bebeklerimiz adına hepimizin içi çok fena biçimde
yanıyor. 22 yıllık siyasi iktidarın getirdiği Sağlıkta Dönüşüm programının bir
sonucu bu kaybettiğimiz bebekler ve kurulan çeteler. Bu çetelerin kurulması
şimdiki Sağlık Bakanı o zamanın İl Sağlık Müdürü olan Kemal Memişoğlu’nun
söylediği özelleştirmeleri çok önemsiyoruz, önünüzü açacağız lafının ne kadar
gereksiz ve çürümüş bir sağlık sistemi olduğunu apaçık gözler önüne sermiştir.
Bebeklerimizin kaybıyla ortaya çıkmıştır. Sağlıkta özelleştirmenin sonucu
olarak bu bebeklerimiz gibi binlerce insanımızın geçmişte canını kaybedip
kaybetmediği sorgusu yurttaşların kafasında soru işareti olarak kalmıştır.
Sağlık emekçileri olarak bunun sonucunda neler yaşayacağız? Herkesin tüm
yurttaşların geçmişte kaybettiği canları adına Sağlık emekçilerinin her geçen
gün yükselen şiddete karşı, şiddetin dozunu arttırarak gelmesini sağlayacak.
İşini canıyla başıyla yapan gerçek sağlık emekçileri adına şiddetin daha da
artış göstermesine sebep verecek. Çünkü yurttaşlarımız yakınlarının başına
gelen herhangi bir olayda sağlık emekçilerini suçlayacaklar. Sağlıkta
özelleştirmelerin önü kapatılmalı, kapatılan özel hastanelerin sonu ne olacak?
Kapatılan hastaneler yarın tekrar yandaş birileriyle hizmete mi açılacak? O
yüzden bu özel hastanelerin bir an önce kamulaştırılmasını istiyoruz. Burada
çalışan yüzlerce masum arkadaşımız var, kış günü ne yapacaklar? Arkadaşlarımızın
da geleceğini düşünmek adına yapılması gerekenler acilen planlanmalı, geçmiş
Sağlık Bakanları Mehmet Müezzinoğlu, Fahrettin Koca ile ilgili de soruşturmalar
açılmalı, şu an ki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun da artık bir an önce
affını istemesi gerektiğini düşünüyoruz.