Sağlıkta özelleştirmeler yeni suç ağlarının oluşmasına
zemin hazırlamaktadır. Sağlık hizmetlerinin piyasacı anlayışlarla
yönetilmesinin en ağır bedelini
kaybettiğimiz canlarımızla ödemeye devam ediyoruz. Siyasi iktidarın
kamusal sağlık hizmetlerini öncelemesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki;
sağlık temel insanlık hakkıdır. Asla ticari bir meta olamaz!
“BU TAM BİR UTANÇ TABLOSUDUR”
Bu konu AA’nın haber bültenlerine bile girdi. Medya
sayesinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları
Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekenin,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 494 sayfalık iddianameye
dönüştürüldüğünü ve Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiğini
öğrendik. Dosyada 22’si tutuklu 47 şüphelinin bulunması korkutucu olduğu kadar,
sağlık sistemindeki özelleştirme politikalarının ne kadar tehlikeli olduğunun
açık bir göstergesidir.
“SAĞLIK ALANINDAKİ ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARINA
KARŞIYIZ”
Genel Sağlık-İş Sendikası olarak, yıllardır
milyonlarca yurttaşımızın kamu sağlık hizmetleri dışına itildiğini, nitelikli
sağlık hizmeti alamadığını söylüyoruz. Bununla birlikte ulusal, kamucu, halkçı
sağlık politikalarının gerekli olduğunu bir kez haykırıyoruz.
“ÖZEL HASTANELER TİCARETHANE GİBİ YÖNETİLİYOR”
Özel hastaneler ticarethane anlayışı ile yönetilmekte,
yurttaş sağlığı hiçe sayılmaktadır! Sosyal Devletin görevi, sağlık
hizmetlerinin niteliğini artırmak ve vatandaşının sağlığını korumaktır. Ancak
mevcut politikalar tam tersine, kâr odaklı özel hastanelerin eksenine
kaydırılmış, bedelini de yurttaşlarımız canı ile ödemek zorunda bırakılmıştır.
Ülkemizde özel hastane sahibi Sağlık Bakanlarının bulunması, bu alanda
denetimlerin de yetersiz yapılmasının önünü açmaktadır ki bugün tüm ülke olarak
kaybettiğimiz bebeklerimiz için içimiz kan ağlamaktadır.