Ü
Y
E
L
İ
K

AKP’nin 2019 Bütçesini Protesto Ettik

AKP’nin 2019 Bütçesini Protesto Ettik AKP’nin 2019 Bütçesini Protesto Ettik
Genel Sağlık-İş olarak, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarla birlikte, “AKP’nin 2019 açlık, yoksulluk ve işsizlik bütçesine HAYIR” demek için Ulus Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirdik. AKP’nin 2019 bütçesini protesto ettiğimiz geniş katılımlı basın açıklamasında, Sendikamız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız’ın yanı sıra Genel Sekreter Sinan Sevimli, Genel Mali Sekreter Derya Uğur, Genel Örgütlenme Sekreteri Sadık Doğrul, Genel Basın Yayın ve Eğitim Sekreteri Uğur İşlek, Sendikamız şube ve temsilcilik yöneticileri ile çok sayıda üye yer aldı. “AKP’nin 2019 Açlık, Yoksulluk ve İşsizlik Bütçesine Hayır” pankartı açılan basın açıklamasında, “Zam Zulüm Saltanat İşte AKP”, “Açlık Yoksulluk Kader Değildir”, “AKP Bütçeni Al Başına Çal”, “İnsanca Yaşamak İstiyoruz” sloganları ile 2019 bütçesine tepki gösterdik. Basın açıklamasına Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in Genel Başkanı Mehmet Balık, Genel Sekreteri Mücahit Dede, Genel Mali Sekreteri Ali Taştan, Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kütük, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreteri Mehmet Yeşildağ, Genel Dış ilişkiler ve Arge Sekreteri Doğan Altun, Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım,  Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Hakan Kıran, Büro-İş Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu, bağlı sendikaların Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Eğitim-İş Şube Başkanları ve Yöneticileri ve çok sayıda üye katıldı. Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık’ın AKP'nin 2019 bütçesine ilişkin alanda yaptığı basın açıklamasının tamamı şu şekilde: "Ülkemizde ekonomik kriz derinleşmekte yurttaşların yaşam şartları zorlaşmaktadır. Yurttaşlar; ekonomik krizi çarşıda, pazarda, marketlerde ve alışverişin yapıldığı tüm noktalarda ağır şekilde hissetmektedir. Ekonomik krizin her geçen gün ağırlaştığı koşullarda AKP iktidarı sadece krizi izlemekle yetinmekte ve ekonomik krizin sorumluluğunu stokçulara, yükünü de zabıtalara ve yurttaşlara çıkarmaktadır. Ülke genelinde enflasyonla mücadele adı altında yüzde 10 indirim kampanyalarının bir aldatmaca olduğunu son 15 yılda 25.50’ye çıkan enflasyon rakamları ve 11.1 oranıyla Ağustos ayındaki 3 milyon 670 bin işsize anlatmaya yetmektedir. AKP iktidarının; kalkınma, istikrar, ekonomik refah propagandası hem seçimlerin hem de Başkanlık rejiminin ardında kalmıştır. Başkanlık rejimi istikrar ve kalkınmayı sağlamadığı gibi siyasi, ekonomik, sosyal bir hüsran yaratmıştır.  Ülkemizdeki Başkanlık rejimi, yardımcıları ve bakanları ülke sorunlarını görmezlikten yurttaşlardan gelen çığlıkları duymazlıktan gelmektedir. Cumhurbaşkanı ülkeyi, Milli Eğitim Bakanı eğitim çalışanları-velileri, Tarım Bakanı çiftçileri, Çalışma Bakanı işçileri, Adalet Bakanı adaleti, Diyanet İşleri Başkanı vicdanları ve lüks harcamaları umursamamaktadır. Son Sayıştay raporları ülkemizde vatandaşlardan toplanan vergilerin nerelere harcandığını bilinmediğini bakanlıklara ayrılan paraların ise doğru şekilde vatandaşlara hizmet olarak dönmediğini ortaya koymuştur. 2019 Bütçesi TBMM komisyonunda görüşülmekte ancak emekçilerin, işçilerin, kamu çalışanlarını ve emeklilerin ekonomik sıkıntısını giderecek bütçeler içermemektedir. 2019 Bütçesinde bakanlıkların lüks harcamalarına kaynak ayrılmakta ve aslan payı saraya verilmektedir. 2019 Bütçesi Başkana vergi koymak, keyfi harcama imkânı vermektedir. Ancak 2019 Bütçesinde emekliler, işçiler, aileler, çocuklar, kamu çalışanları bulunmamaktadır. Demokratik bir ülkede tek bir kişinin ve anlayışın talebi doğrultusunda ülke bütçesi hazırlanamaz ve Meclis denetimi devre dışı bırakılamaz! 2018 yılında 762 milyar 753 milyon TL olan merkezi yönetim bütçesinin 2019 yılında yüzde 16'lık bir artışla 885 milyar 204 milyon TL'ye yükseltilmektedir.  Yeni bütçe tasarısıyla birlikte en büyük değişimlerden biri Cumhurbaşkanlığı bütçesinde yaşanacak. 2018'de 845 milyon TL olan cumhurbaşkanlığı bütçesinin 2019 yılında yüzde 233 artışla 2 milyar 818 milyon TL'ye yükseltilmesi planlanıyor. Bir diğer yüksek artış Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinde gözlemlenmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesinin 7 milyar 774 milyon TL'den 10 milyar 445 milyon TL'ye çıkarılması planlanıyor. Artış oranı ise % 34. Yani Diyanete aktarılan ödeneğin ardı arkası kesilmiyor. İşsizlik fonu yağmalanırken, emekçiler yüksek enflasyon oranlarına karşısında savaş verirken Diyanet Bütçesinde ki yüksek artışı ülkemizde milyonlarca açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan yurttaşımızın takdirine bırakıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi de yüzde 23'lük artışla 92 milyar 528 milyon TL'den 113 milyar 813 milyon TL'ye çıkarıldı ancak eğitim-öğretimin durumu yine içler acısı daha da önemlisi eğitim çalışanları geçim sıkıntısı yaşamaktalar. Ülkemizde eğitime daha büyük bütçeler ayrılmalı ve eğitim-öğretimin sorunları acilen çözülmelidir. Hazine ve Maliye Bakanlığının, kamuda tasarruf tedbirlerini bahane ederek önümüzdeki dönemde belediyelere aktarılacak kaynağı yüzde 30 düşürmesi yerel yönetimlerde hizmetlerin aksamasına neden olacaktır. Sağlık Bakanlığı'nın bütçesi ise yüzde 28'lik artışla 37 milyar 571 milyon TL'den 48 milyar 335 TL'ye yükseltilmesi planlanmaktadır. Buna karşılık ataması yapılmayan genç hekimlerin çeşitli zorluklarla tıp fakültelerinde okuduktan sonra işsiz kalması sağlık politikalarını gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Siyasi partilerin seçimlerden önce kamu çalışanlarına 3600 ek göstergenin tüm kamu çalışanları için hayata geçirilmelidir. Partilerin secim öncesindeki vaatleri seçimler sonrasında unutulmakta ve görmezden gelinmektedir.  Büro, Bankacılık ve Sigortacılık, Eğitim, Öğretim ve Bilim, Sağlık ve Sosyal, Yerel Yönetim, Basın Yayın ve İletişim, Kültür ve Sanat, Bayındır İnşaat ve Köy, Ulaştırma, Tarım Ormancılık, Enerji Sanayi ve Madencilik hizmetleri kollarındaki çalışanların beklentilerinden biri 3600 ek göstergesinin hayata geçirilmesidir. Bütün iş koşullarında çalışan emekçilerin beklentileri özlük haklarına ilişkin düzenlemeler ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesidir.  Ülkemizde hem kamuda hem de özelde çalışanların beklentisi özlük haklarının ve ekonomik sorunlarının çözülerek gerçekçi enflasyon beklentisi üzerinde zam yapılmasıdır. AKP 2019 yerel seçimlerinde devlet hazinesini kullanarak seçim harcamalarını olağanüstü seviye yükseltecektir. AKP’nin yaptığı seçim harcamalarının yükünü emekçilerden kesmeye çalışmasını görmezden gelmiyoruz. AKP iktidarının yarattığı bütçe açıklarını kamunun üzerine tasarruf yurttaşların sırtına vergi olarak yüklemesini de kabul etmiyoruz. Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz yurttaşları geçim sıkıntısına sürüklemektedir. Krizi fırsata çevirmek isteyen sermayenin ve siyasi bağlantılarının kar hırsı da işçiyi ölüme sürüklemektedir. Son günlerde madenlerde, ulaşım alanında çalışanlar da, organize sanayi bölgelerinde, gaz dolum tesislerinde ve çeşitli çalışma ortamlarda güvenliksiz çalışma koşulları nedeniyle işçiler hayatını kaybetmektedir. Üzülerek belirtmeliyiz ki işçiler ya beton blokların altında ya patlama ya da düşme sonucu iş cinayetine kurban gitmektedirler. Ülkemizde AKP döneminde işçiler en güvensiz koşullarda çalıştırılmakta ve can güvenlikleri gözetilmeden çalıştırılmaya zorlanmaktadır. Bu dayatmalar nedeniyle ülkemizde son on ayda en az 1640 işçi ve Ekim ayında ise 177 işçi çalışırken iş cinayeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir. AKP iktidarı ekonomik krizin hem yükünü hem de bedelini emekçilere ödetmeye devam etmektedir.  Çalışma yaşamında güvencesiz ve zorla çalıştırma koşulları, taşeron firmaların yoğun emek sömürüsü, işçi düşmanı politikalar ile ağır sömürü ve sermayenin kar hırsı işçileri ölüme sürüklemektedir. Gelinen son noktada artan hayat pahalılığı ve faturalara yansıyan fahiş zamlar yurttaşlarımızın cebindeki paraları eritmeye geçim derdindeki emekçileri ölüme sürüklemeye devam emektedir:
  • Son bir yılda konutlarda elektriğin tüketiciye satış fiyatı yüzde 33, doğal gazın fiyatı ise yüzde 24 artmıştır.
  • Son zamlarla birlikte dört kişilik bir ailenin aylık elektrik ve doğal gaz gideri ortalama 301 tl olmuştur.
  • Bu duruma göre, 4 kişilik bir ailenin bir aylık elektrik ve doğal gaz gideri ortalama 301tl olmuştur. Eşi çalışmayan 2 çocuklu asgari ücretlinin eline geçen paranın yüzde 17.93’ü elektrik ve doğal gaz tüketimine gidecektir. Tabi ki, bundan sonraki zamlarla bu oran daha da artacaktır.
Sonuç olarak 2019 Bütçesi;
  • Yurttaşlarda kemer sıkma politikası öngörmekte AKP iktidarına, mutlu azınlığına ve yandaş sermayesine destek olarak hazırlanmaktadır.
  • Yurttaşlarımızın mutfağındaki temel besin maddelerini karşılamasını değil açlık ve yoksullukla boğuşmasını hızlandırmasına yöneliktir.
  • Sermaye örgütlerinin yıllardır her fırsatta kıdem tazminatının varlığını dile getirmesini ve özelliklede kriz dönemlerinde kıdem tazminatını hedef alması doğrultusundadır.
  • Eğitim ve sağlık başta olmak üzere yurttaşlarımızın kamusal haklarını kısıtlamaktadır.
  • Memurun, işçinin, emekçinin eğitim çalışanlarının, büro çalışanlarının, sağlık çalışanlarının, çiftçinin, esnafın adının olmadığı mutsuz ve umutsuz milyonlar üretecektir.
  • Enflasyonu ve işsizliği büyütmeye zamları artırmaya yöneliktir.
  • İşçileri ölüme çocukları yetim bırakmaya yöneltecektir.
  • Krizi fırsata çevirenlerin karını artırmaya dönüktür.
  • Bütçenin özeti Başkanlık rejiminin istekleri ve beklentileridir!
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; Siyasal iktidarın, savurganlığının ve bitmez tükenmez lüks hevesinin bedelini bu ülkenin yoksul yurttaşları ve kamu emekçilerinin ödemesine karşı çıkıyoruz. Toplumun tüm kesimlerini oluşturan işçi, memur, emekli, esnaf ve emeğiyle geçinenlerin ortak talebi 2019 Bütçesinde yeterli payı almak, tüm zamların geri çekilmesi ve maaşların insanca yaşam seviyesine getirilmesidir. " [gallery ids="7821,7826,7825,7824,7823,7822,7820,7819"]