BASIN AÇIKLAMASI
Ülkemizde 2005 yılından itibaren pilot olarak uygulanıp, 2010 yılı sonunda bütün illerde uygulanmaya başlanan aile hekimliği, bütün diğer tıp dalları gibi başlı başına ayrı bir tıp disiplinidir. Bu sistemin uygulanması gereken alan ise birinci basamak sağlık hizmetleridir.
AKP hükümetinin Sağlıkta Dönüşüm Programı olarak adlandırdığı, dıştan dayatılan programın önemli aşamalarından birisi de aile hekimliği sistemine geçmek olmuştu. Kamu sağlık hizmetini özelleştirmeyi, sağlığı parayla alınıp satılan bir mala dönüştürmeyi ve sağlık çalışanlarını sözleşmeli çalıştırmayı hedefleyen bu program uygulamaya konulurken aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanlarına farklı sunulmuştu. Her geçen gün bu programın olumsuzlukları bir bir ortaya çıkıyor. Olan sağlık sistemine ve sağlık çalışanlarına oluyor.
Sistemin uygulanmaya başladığı günden bu yana, bazı illerde, kanuna aykırı olarak zorla tutturulmaya çalışılan, ve bazı aile hekimleri tarafından yargıya taşınıp kazanılan adli ve defin nöbetlerine, bir yenisi daha eklenmiştir. Aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanı ebe-hemşirelere, görev yaptıkları birimler dışında, mesai saatleri haricinde, 2.basamak hastane acil servilerinde ve 112 acil ambulanslarında nöbet tutturulmak istenmektedir.
12/7/2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6354 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasına "Entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç ve zaruret hâsıl olduğunda haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde nöbet görevi verilebilir ve bunlara aynı maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde nöbet ücreti ödenir " hükmü eklenmiştir.
Buna göre aile hekimliği çalışanlarına mesai dışı zamanlarda (örneğin hafta içi 17.00-24.00 arası, hafta sonları ise sabah 08.00 den 17.00 ye veya 24.00’e kadar) acil nöbeti görevi verilecektir. Saat 17.00 de biten mesaiden çıkıp, yine 17.00 de başlayan nöbete nasıl gidileceği, gece 24.00 de nöbetten çıkan birinin evine nasıl gideceği, ulaşım zorluklarının göz ardı edilmesi, yorgun bir şekilde nöbetten çıkan hekimden, aile sağlığı elemanı ebe ve hemşireden, sabah nasıl verimli bir şekilde çalışma beklendiği gibi hususların dikkate alınmaması, bakanlığın aile hekimliği çalışanlarını normal standartların çok üzerinde performans harcaması gereken, ve bunun karşılığı da çok az ücretler verilebilecek birer makine olarak gördüğünün göstergesidir.
Ayrıca, kanun ve uygulama, sözde hizmet kalitesini artırmak ve devamlılığı sağlamak adına, aile hekimliği çalışanlarına, mesai saati haricinde ek gelir getiren işlerde çalışmaları yasaktır şeklinde iken, bakanlık boş kadrolara yeni istihdamlar sağlamak yerine aile hekimlerini ucuz iş gücü olarak görüp, saati 6 TL gibi komik bir rakam karşılığı, aile hekimlerine yasal düzenleme ile getirilen dayatma ile bu kuralı da çiğnemiştir ve işine geldiği dibi davranmıştır.
Mesai saatlerine ek olarak getirilen bu dayatma, çalışanların performans kaybına neden olup, hizmet kalitesini düşüreceği için, ülkemizin de taraf olarak imzalamış olduğu Uluslararası Çalışma Örgütünün(ILO) çalışma saatlerini r r düzenleyen sözleşmesine aykırıdır.
Aile hekimliği sistemine geçilmeden önce, çalışanları sisteme özendirme ve teşvik etmek için, sistemi bir an önce hayat geçirebilmek adına, bugün dayatılan birçok uygulama, o zamanlar çalışanlardan gizlenmiş olup, sistem her yerde övülmüştür. Bugün ise görülmüştür ki aile hekimliği çalışanları adeta kandırılmıştır. Çalışanlara, imzalatılan sözleşmelerde ve sistem uygulamaya konduğunda tabi oldukları kanunda adı geçmeyen nöbetler, bugün yeni çıkarılan torba yasalara eklenerek dayatılmaktadır.
Aile hekimliği çalışanları ucuz iş gücü olarak görülmekte ve hükümet, elinde, devlet hizmeti yükümlülüğü gibi, yeni mezun hekimin diplomasını alıkoymak gibi bir yetki olduğu halde, ya da atama bekleyen binlerce yardımcı sağlık personeli olduğu halde, açık olan yerlere yeni istihdam sağlamak yerine, bütün boşlukları aile hekimliği çalışanları ile doldurmak istemektedir. Ve bunu yaparken ticaret mantığı ile hareket edip birden fazla işi bir kişiye yükleyerek karşılığında ise çalışana emeğinin hakkını değil, nasıl ucuza kapatabilirimin hesabını yapmaktadır.
Bu durum kesinlikle kabul edilemez bir dayatma olup, son zamanlarda AKP hükümetinin, toplumun birçok kesimini ilgilendiren konularda yapmış olduğu gibi ‘’ben yaptım oldu’’ diyen bir zihniyetin ürünüdür.
Buradan hükümete sesleniyoruz;
Aile hekimliği çalışanları, birinci basamak sisteminin ruhuna aykırı olan ve ayrı bir eğitim gerektiren acil nöbetlerine kesinlikle karşıdır.
Aile hekimliği çalışanları sağlık sisteminde ki açıkları kapatan, boşlukları dolduran, ucuz iş gücü olarak görülen birer joker değildirler.
Görev tanımları dışında dayatılan her iş angaryadır ve angarya, anayasamızın 18. Maddesine göre suçtur. Hükümetimizi bir an evvel işledikleri bu suçtan ve emeği ucuzlatmaya çalışan, ‘’ben yaptım oldu’’ cu zihniyetten dönmeye davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Genel Başkan
Dr Ali GÜL