Ü
Y
E
L
İ
K

30 Haziran -1 Temmuz’da Tüm Yurtta İş Bırakıyoruz

30 Haziran -1 Temmuz’da Tüm Yurtta İş Bırakıyoruz 30 Haziran -1 Temmuz’da Tüm Yurtta İş Bırakıyoruz
Yoğun ve fedakar bir şekilde sağlık hizmetinin, etkin, verimli ve kesintisiz olarak sunulmasını gerçekleştirmek üzere görevlerini yapmakta olan sağlık çalışanları, siyasi iktidarın hatalı karar ve stratejileri nedeniyle özlük haklarından mahrum kalmakta, sağlık çalışanlarına şiddet her geçen gün artmakta, sağlık çalışanlarının, görevlerini huzur ve işyeri barışı ile sürdürmeleri imkansız hale getirilmektedir. Basından ve çevremizden takip edildiği üzere, sağlık emekçilerini hedef alan fiziksel ve psikolojik saldırıların gün geçtikçe artış göstermesi, hem mesleki saygınlığı yerle bir etmekte hem de sağlık emekçilerinin huzurlu bir çalışma ortamında görevlerini icra etmelerinin önünde büyük bir sorun oluşturmaktadır. Sağlık çalışanları, büyük bir fedakarlık örneği göstererek, yoğun çalışma temposu içerisinde, şiddete uğramayı göze alarak, görevlerini yerine getirmektedirler. Sağlık çalışanlarının şiddete uğramaması için yapılacak işlemlerin zor olmamasına rağmen yıllar geçmekte, beklenen adım gelmemekte, sağlık çalışanları her geçen gün artan şiddet vakaları nedeniyle yaralanmaya, hayati tehlike atlatmaya ve hatta ölmeye devam etmektedir. Sağlık çalışanları, “sağlıkta şiddetin” azalması için farkındalık oluşturulmasını, caydırıcı ceza hükümleri içeren kanun maddeleri ihdas edilmesini, yıllardır özlemle beklemektedir. Fakat siyasi iktidar tarafından, bu konuda hiçbir eylemde bulunulmamaktadır. İhdas edilen Kanun maddeleri, “sağlıkta şiddetin” önlenmesini sağlamak bakımından yetersiz kalmakta, “caydırıcılık” unsuru sağlanamamakta, fakat kamuoyu nezdinde, “çıkarılan yeni düzenlemelerle” sağlıkta şiddetin önlendiği hususunda algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Sağlık hizmeti sunma amacında olan sağlık çalışanları, gösterdikleri fedakarlığın maddi karşılığını da alamamakta, her geçen gün kötüye giden ekonomik düzende, sağlık çalışanlarının adeta açlık sınırında yaşamasına göz yumulmaktadır. Verilen sözler tutulmamakta, kamuoyuna “büyük bir müjde” adı altında sunulan yasa teklifleri yasalaşmadan, gündemden düşürülmekte, “zam vaatleri” gerçekleşmemekte, sağlık çalışanlarının gelirlerinin, artan enflasyon karşısında her gün biraz daha erimesine seyirci kalınmaktan başka hiçbir şey yapılmamaktadır. Ülkenin bulunduğu ekonomik durumda, sağlık emekçilerine ödenen ücret, standart bir yaşam koşulları bakımından dahi yetersiz kalmakta, sağlık emekçileri, emeklilikte de açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmektedir. 30.06.2021 tarih ve 31527 sayılı Resmi Gazete’de, Cumhurbaşkanı’nın 4198 sayılı Kararı ile yayımlanan, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği, “aile hekimliğinde görev alan sağlık çalışanlarının aleyhine düzenlemeler bulunmakta” Yönetmelik ile “çalışma şartları ağırlaştırılmakta, fesih işlemleri kolaylaştırılmakta, iş yükünün artmasına rağmen ödemeler azalmakta, iş güvencesi ortadan kalkmaktadır.” Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği ile “aile hekimliğinin işleyiş ve özüne zarar verildiği açıktır.” Söz edilen Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği içerik itibarıyla “cezalandırma yönetmeliği” görünümünde olmaktan öteye gidememektedir ve gidemeyecektir. Genel Sağlık-İş olarak, tüm sağlık emekçileri adına,
  • “Dostlar alışverişte görsün” mantığıyla hazırlanan bir Yasa değil, sağlıkta şiddeti GERÇEKTEN azaltabilecek nitelikte etkin ve caydırıcı bir “Sağlıkta Şiddet Yasası” istiyoruz.
  • 06.2021 tarih ve 31527 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin, nam-ı diğer “ceza yönetmeliğinin” geri çekilmesini ya da Yönetmeliğin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirecek, işyeri barışı getirecek şekilde revize edilmesini İstiyoruz.
  • Tüm sağlık emekçileri için fedakarlığın karşılığı olan bir ödeme, rahat bir emeklilik istiyoruz.
  • Aile Sağlığı Merkezi Gider Ödemelerinin yeniden değerlendirilerek, ekonomik koşullar doğrultusunda artırılmasını İstiyoruz.
  • İcap nöbeti verilen tüm sağlık çalışanlarına, emeklerinin karşılığı olan “icap nöbet ücreti” ödenmesini istiyoruz.
Sağlık çalışanlarının onurlu bir yaşam sürebilmesi adına daima iyileştirmeler talep edilmekte, fakat bu taleplerin hiçbirisi karşılık bulmamaktadır. Böyle bir ortamda taleplerin karşılık bulabilmesi adına farkındalık yaratılması zorunlu hale gelmektedir. Anayasa’nın “Çalışma Hakkı ve Ödevi” başlıklı 49. maddesinde, “Çalışmanın, herkesin hakkı ve ödevi olduğu” düzenlenmekle birlikte aynı anayasal düzenleme içerisinde, Devlete de “çalışanların hayat seviyesini yükseltme, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri koruma, çalışmayı destekleme, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratma ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alma” yönünde pozitif yükümlülükler yüklenmiştir. Anayasa’nın 50. maddesinin 3. fıkrası ile “dinlenmenin, çalışanların hakkı olduğu”, 55. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, “Ücretin, emeğin karşılığı olduğu, Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alması yönünde Devlete bir görev verildiği”, 56. maddesinde ise, “Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama” yükümlülüğü bulunduğu düzenlenmiştir. Tüzüğümüzün 4. maddesinde, “üyelerinin ortak ekonomik, sosyal, kültürel, mesleki, sendikal, hukuksal ve özlük hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek” Sendikamızın nihai hedef ve ilkelerinden birisi olarak yer almıştır. Anayasa’nın 51., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11., Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 22., Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 7. ve Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi’nin (87 sayılı ILO Sözleşmesi) 11. maddesi, “çalışanların, örgütlenme özgürlüklerini serbestçe kullanabileceklerini, Devletin ise, çalışanların, sendikal haklarını kullanabilmeleri adına tüm engelleri ortadan kaldırması gerektiğini” açıkça düzenlemektedir. Anayasa, Kanun ve Uluslararası Sözleşme düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde, “Sendikal Faaliyette Bulunma Özgürlüğü” demokratik bir toplum ve hukuk devleti için vazgeçilmez nitelikte olduğundan, böyle bir ortamda sağlık emekçilerinin, seslerini, acil sağlık hizmetlerini aksatmaksızın, duyurmaları gerektiği konusunda şüphe bulunmamaktadır. Sağlık çalışanlarının onurlu bir yaşam sürebilmesi adına daima iyileştirmeler talep edilmekte, fakat bu taleplerin hiçbirisi karşılık bulmamaktadır. Böyle bir ortamda taleplerin karşılık bulabilmesi adına farkındalık yaratılması zorunlu hale gelmektedir. Bu nedenle; belirtilen iyileştirmelerin yapılmaması, sağlık çalışanlarının açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmesi, sağlık çalışanlarının şiddet eylemlerinden uzak tutulması amacıyla caydırıcı yasal düzenlemelerin ihdas edilmesi ile yukarıda belirtilen çalışma, özlük, iş yeri barışı, ücret alanlarında iyileştirme yapılması bakımından, Sendikal Faaliyette Bulunma Özgürlüğü gereğince, üyelerimizin seslerini duyurabilmesi, taleplerini idareye ulaştırabilmesi, kamuoyunda farkındalık oluşturabilmesi adına, sağlık hizmetleri / acil sağlık hizmetleri aksatılmamak üzere; Türkiye Genelinde 30.06.2022 ve 01.07.2022 tarihlerinde 2 (iki) günlük iş bırakılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir. İş bırakma kararı için tıklayınız