Ü
Y
E
L
İ
K

30 Ağustos, Özgür ve Bağımsız Yaşama İradesidir

30 Ağustos, Özgür ve Bağımsız Yaşama İradesidir 30 Ağustos, Özgür ve Bağımsız Yaşama İradesidir
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından, Mondros Ateşkesi ve Sevr Antlaşması hükümlerince yurdun işgal edilmek istenmesi üzerine, Türk Ulusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Ebedi Önderimiz Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla ilk adımı atılan Kurtuluş Savaşı, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşları sonunda zaferle taçlanmıştır. Emperyalist devletlere karşı Türk Ulusunun özgür ve bağımsız yaşama iradesini ortaya koyan 30 Ağustos Zaferi, tarihimizin akışını değiştiren önemli bir dönüm noktasıdır. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması ile birlikte, tam bağımsız, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır. 30 Ağustos Zaferi, Türk Ulusunun tüm imkânsızlıklara karşı verdiği bağımsızlık mücadelesidir. Emperyalizme karşı verilen bu mücadeleden yıllar sonra bile bugün Türkiye Cumhuriyeti, emperyalist devletler ve işbirlikçileri tarafından kuşatılmaya çalışılmaktadır. Son günlerde yaşanan gelişmeler göstermektedir ki, emperyalizm “ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlıktan söz edilemeyeceği” gerçeğinden hareketle yeni oyununu Türk ekonomisi üzerinde oynamaktadır. Ebedi Önder Atatürk, Türkiye’nin güçlü bir devlet olabilmesi için tam bağımsızlığı hedeflemiş ve milli ekonomi üzerinde temellenen bağımsız bir ekonomik yapı oluşturmak için önemli adımlar atmıştır. Atatürk’ün, “Bugünkü mücadelemizin amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünlüğü ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayati kuruluşlarında bağımsızlık felç olur. Çünkü her devlet organı ancak malî kuvvetle yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır. Bundan ötürü, devlet bünyesini yaşatmak için dışarıya başvurmaksızın memleketin gelir kaynaklarıyla idareyi sağlama çare ve tedbirlerini bulmak lazımdır ve bu mümkündür… Azami tasarruf milli prensibimiz olmalıdır.” sözleri ülke olarak yaşadığımız bu sıkıntılı günlere de ışık tutar niteliktedir. Siyasi iktidar, vakit kaybetmeksizin bağımsız ve milli ekonomi için seferberlik ilan etmeli ve “yerli milli” söyleminde gerçekten samimiyse devletin en kârlı kurumlarını değerinin çok altında fiyatlarla özelleştirmeye son vermelidir. Bir yandan dünyaya kafa tutar gibi görüntü verilmeye çalışılırken, emperyalist devletlerin dayatmaları ile ekonomi dizayn edilmemelidir. Hukuk devleti ilkesi, insan hakları ve demokratikleşmenin Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ve vazgeçilmez niteliklerinden biri olduğu gerçeği ile somut ve iyileştirici adımlar atılmalı; parlamenter sisteme geri dönülmeli, güçler ayrılığı ilkesi işler hale getirilmelidir. Böylelikle, siyasi ve ekonomik olarak güçlenecek olan Türkiye Cumhuriyeti, tam bağımsız yapısıyla dünyada hak ettiği saygın yeri bulacak, emperyalizme karşı ulusumuzun gücünü bir kez daha gösterecektir. Ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi  “Umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır. Ben, umudumu hiç bir zaman kaybetmedim." Tüm ezilen uluslara ilham kaynağı olan Ulusal Kurtuluş Mücadelesini anlamak, aynı acıların tekrar yaşamaması için Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına sahip çıkmak her Cumhuriyet yurttaşının görevidir. Genel Sağlık-İş; kurtarıcı ve kurucu iradeye sahip çıkarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatmak için tüm çabayı gösterecektir. Bu anlayışla; Büyük Zaferi coşkuyla kutluyor, başta Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz. Zekiye Bacaksız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı