19 Mayıs 1919’u yaratan koşullar hatırlanacak olursa; 1.Dünya Savaşı’nın kaybedenlerinden olan Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı. Osmanlı Devleti bu antlaşmayla fiilen sona ermişti. Bu şekilde ifade edilmesinin nedeni antlaşmanın 7. Maddesi “İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, istedikleri bölgeyi işgal edebileceklerdi “ çok ağır bir madde olup ülke her an işgale açık hale gelmişti. Emperyalist devletler, bu antlaşmadan çok kısa bir süre sonra çeşitli bahaneler öne sürerek önce İstanbul'u ardından yurdun dört bir yanında işgale başlamışlardı.
Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918’de Adana dönüşü İstanbul’da Haydarpaşa tren garına inmiş, işgalci donanmanın arasından karşıya geçerken gördüğü manzara karşısında yanındaki paşalara “Geldikleri gibi gidecekler!” demiştir.
İşte o günden itibaren Mustafa Kemal Paşa işgale karşı mücadele başlatmak için padişah ve hükümet üyeleri de dahil olmak üzere çeşitli kesimlerle görüşmeler yapmıştır. Manda ve himaye yanlısı teslimiyetçi tutumlar karşısında halkıyla birlikte mücadele etmek üzere direnişin sembolü 19 Mayıs günü Samsun’a çıkmıştır. 19 Mayıs 1919’da yakılan bağımsızlık meşalesi, 9 Eylül 1922’ de işgalcilerin İzmir’den denize dökülmesiyle kesin zaferine ulaşmıştır.
Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs 1919 emperyalist işgale karşı özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
İşte bugün bu direnişin 97. Yılında 19 Mayıs’ın anlamı üzerinde dikkatlice düşünülmelidir. Emperyalist sömürüye, esarete karşı yoksul halkın, kadın çocuk demeden büyük önderi ile birlikte canı pahasına sahip olduğu bağımsızlığı ve özgürlüğü hatırlanmalıdır.
Günümüzde aynı işgalci güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi ile komşu ülkelerde iç çatışmalar ve ayaklanmalar çıkararak peşinden kurtarıcı rolünde işgal ve sömürünün yolunu açtığı görülmelidir. Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da Suriye’de yaşanan acılardan ders alınmalıdır. Ülkemiz açısından Büyük Ortadoğu Projesi büyük bir tehdittir, nihai hedefi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu nedenle ülkemizde mevcut siyasi iktidarın da destek verdiği etnik, mezhepsel ve dinsel ayrışma kışkırtmalarına karşı birlik olunmalıdır. Yeni anayasa altında yürütülen gerici, bölücü ve yıkıcı düzenlemelere karşı çıkılmalıdır.
Sendikamız Genel Sağlık-İş;
Büyük Atatürk’ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, Atatürk ilke ve devrimlerini koruma ve savunmaya kararlıdır.
Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin başlangıcı ve Atatürk'ümüzün de 'İşte benim doğum günüm' dediği 19 Mayıs 1919'un 97'nci yıldönümü, Ulusumuza kutlu olsun.
Bu direnç ve kararlılıkla Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, bizler de haykırıyoruz; tüm emperyalist güçler ve işbirlikçileri geldikleri gibi gidecekler!
Genel Sağlık-İş Merkez Yönetim Kurulu